engin bir kültürel mirasa sahip olan İstan-
bul, özellikle erken Cumhuriyet dönemin-
de,
1
Türkiye’nin modern mimarlık literatürün-
de öncü bir rol üstlenmez. Bu dönemde modern
mimarlık mirasının önemli örneklerine Ankara
ev sahipliği yapar. Ankara’nın başkent oluşu,
çok sayıda yeni devlet yapısının inşası ve bunun-
la birlikte tüm kentin kalkınması şüphesiz bu ev
sahipliğinin temel nedenidir. 1950 yılı bu
anlamda önemli bir kırılma noktasına işaret
eder. 14 Mayıs 1950 seçimleriyle iktidara gelen
Demokrat Parti’nin liberalleşme politikaları ve
ekonomik faaliyetleri, ülkede ekonomik kon-
jonktürün değişimi, sanayinin gelişmesi ve yatı-
rımların artması
2
ülkedeki mimarlık ortamına da
yansımıştır. Özellikle dönemin başbakanı Adnan
Menderes’in “İstanbul’u güzelleştirmek ve
Osmanlı geçmişini onurlandırmak” söylemiyle
yürüttüğü geniş çaplı imar operasyonu
3
ile
İstanbul önemli değişimlere sahne olmuş, bu
değişimle birlikte kentteki yapı üretimi de ivme
kazanmıştır.
4
Aslında bu dönem sadece İstan-
bul’da değil, tüm Türkiye’de ekonomik, siyasi
ve toplumsal anlamda çok yönlü bir değişim
sürecine işaret eder.
5
Bu metinde, dönemin
üretken mimarlığından küçük bir seçki yapıla-
rak, modern konutlara odaklanılmıştır. Seçkide
yer verilen yapıların bir kısmı, İstanbul’un çeh-
resini oldukça değiştiren kentsel dönüşüm hare-
ketinden, konumları nedeniyle şans eseri etki-
lenmemiştir. Bir bölümü ise ne yazık ki henüz
1980’lere gelmeden yıkılmışlardır.
1950’li yıllar, modern mimarlık söyleminin
farklı coğrafyalarda etkili olduğu bir dönemdir.
Bu dönemde Türkiye’deki mimari üretimde de
önemli bir etkisi olduğu gözlemlenir, ancak
“ülkedeki mesleki pratikte veya söylemde
avant-garde bir ortam oluşmadığı”
6
göz önün-
de bulundurulmalıdır. İstanbul’un modern
konutlarının mimarları, dönemin güncel dina-
miklerini takip ederek, tasarımlarında özgün
yorumlar getirmeye çalışmışlardır. Metinde yer
verilen yapılar, mimarlarının modern mimarlıkla
kurduğu kişisel bağların ürünleridir. Bu bağ,
kimi mimarların kariyerleri boyunca hiç kopma-
mış, kimileri için ise kısa süreli olmuştur.
Modern mimarlıkla kurulan bu bağ, güçlü
veya zayıf, 1950’lerin mimarisinde önemli bir
etki alanı oluşturur. O kadar etkilidir ki, savaş
öncesi dönemde modernizme mesafeli durmuş
mimarlar dahi bu söylem çerçevesinde ürünler
ortaya koyar. Milli mimari ve Türk evi üzerine
çalışmaları olan Sedad Hakkı Eldem’in tasarım-
larında da bu etki açıkça görülür.
Do'stlaringiz bilan baham: