İNCELEME
şi, 1873’te limanın her iklim koşulunda kullanı-
labilir hale getirilişinin ardından 1878’de
demiryoluyla İngiliz Hindistan’ının her yerine
bağlanması, Karaçi’nin gelişmesine ivme kazan-
dırmıştır (Bhavnani, 2008). 1858’de kentin sur
içi ve dışında 14 mahallesi varken, 1880’de 26,
1905’te 31 ve 1941’de 44 mahallesi olmuştur.
Eski sur içi bölgesinin, 1843-1947 arasında
gelişen bölgenin onda biri olması nedeniyle
günümüzde Karaçi kolonyal dönem mirası ola-
rak görülmektedir. Bu miras sömürgeci gücün
ifadesi olduğu kadar, yerel grupların da ekono-
mik olarak güçlendiğinin göstergesidir (Naeem,
2011: 28).
1947’de Hindistan’dan ayrıldığında Pakis-
tan, aralarından Hindistan toprağı bulunan iki
coğrafi bölgeden oluşmaktadır: Batı Pakistan ve
Doğu Pakistan. Doğu Pakistan 1971 yılında
Bangladeş adıyla başka bir ülke olacaktır. Aslın-
da hâlâ İngiliz monarşisine bağlı olan ülkeyi
artık İngiliz değil Pakistanlı bir genel vali yönet-
mektedir. Ülkenin diğer bölgelerine göre aşırı
gelişmiş, dominant kenti Karaçi, Pakistan’ın
başkenti olur.
Pakistan’ın Hindistan’dan ayrılışı sürecinde
farklı dinden gruplar arasında yaşanan şiddet,
karşılıklı göçlere neden olmaktadır. Sindli Hin-
duların ağırlıklı olduğu kent artık tümüyle bir
Müslüman kentidir; kente yüzbinlerce mülteci-
den (muhacir) başka, başkent olduğu için de
diğer kentlerden Pakistanlılar gelmektedir
(Bhavnani, 2008). (Bir diğer mülteci dalgası da
Bangladeş’in Pakistan’dan ayrıldığı 1971 yılın-
da yaşanacaktır.) Nüfusu dört yılda %250 artan
Karaçi’nin sürekli değişen gereksinimleri için
ivedilikle yeni planlar gereklidir ve 1960’ların
Pakistan’ında milyon kişiye birden az mimar
düşmektedir (Mumtaz, 2009: 118). Böylelikle,
planlama görevleri yabancı uzmanlara (1948
Swayne-Thomas, 1952 MRV ve 1958 Doxia-
dis) verilmiştir (Khan, 2013: 131). Bu planların
bazılarından ileride kimliklerle ilgili olarak tek-
rar söz edilecektir.
1958’deki askeri darbeyle cumhurbaşkanı
olan Eyüb Han, başkentin kıyıda olmasının
yeterince güvenli olmadığı düşüncesiyle ve
Karaçi’nin sürekli artan nüfusunu da biraz den-
gelemek amacıyla, 1958’de iç bölgelerde yeni
bir başkent kurulmasına karar vermiştir. Yapımı-
na 1960’ta başlanan İslamabad 1968’de baş-
kent olurken (Bhavnani, 2008), Karaçi Sind’in
başkenti olarak kalmıştır. Yeni başkent İslama-
bad için, Karaçi’nin 1958 tarihli planını hazırla-
yan Doxiadis görevlendirilirken, 1971’de ayrıla-
rak Bangladeş adını alacak olan Doğu Pakis-
tan’ın başkenti Dakka’ya da Louis Kahn gitmiş-
tir (Khan, 2013: 138). Yönetim İslamabad’a
taşınırken, Karaçi’de başkent olduğu dönemin
mimari izleri kalacaktır.
Bu makaleye konu olan Mescid-i Tuba’nın
yapımına başlandığında, İslamabad’ın inşası
sürmekle birlikte, Karaçi hâlâ başkenttir. Cami,
kent merkezinde yer almamakla birlikte, kent
merkezini limana ve 1958’deki Doxiadis planı-
na göre kurulan Korangi endüstri bölgesine
(Hasan ve Mohib, 2003)
4
bağlayan Korangi
Caddesi’yle bağlantılıdır (
Resim 1, 2
). İşveren-
ler subayların konut kooperatifidir ve ülkeyi
1958’den beri askerler yönetmektedir. Koope-
ratif olasılıkla benzerlerinin en zenginidir ve
üyeleri, 4.100 m
2
’lik bir alanda, Karaçi’nin tüm
banliyölerine hizmet verecek bir cuma camii
yaptırmaya karar vermiştir. Çoğu emekli subay
olan üyeler, camileri için hükümetin ilerici tavrı-
nı taşıyacak modern bir tasarım isterler ve iş B.
H. Chauhan’a verilir (Holod ve Khan, 1997).
Chauhan caminin tasarımında inşaat mühendisi
Zahir Haider Naqvi’den destek alır (URL 1).
Yapımına 1966 Eylül’ünde başlanan Mes-
cid-i Tuba, Kasım 1969’da tamamlanır. “65 m
çapında, 16 m yüksekliğinde betonarme kabuk
kubbeli silindirik yapı, 5.000 kişilik havalandır-
80
mimar•ist 2018/2
Resim 3-4. Mescid-i
Tuba’nın avlu girişi, 1998
(Fotoğraf: E. Ardaman).
Resim 5. Mescid-i Tuba,
avludan görünüm
(Fotoğraf: E. Ardaman).
Resim 6. Pier Luigi
Nervi’nin Roma’daki Küçük
Spor Sarayı (URL 6).
Do'stlaringiz bilan baham: |