mî, Agehî, Kâmil, İvaz Otar, Ömer Han ve oğlu
Muhammed Ali Han, Cihan Ha-
tun, Muhammed Şerif’tir.
Çağatay Edebiyatının bu son dönemindeki şairler ve eserleri hakkında tam
bir bilgi de bulunmamaktadır. Bütün şairlerin ve eserlerinin tam bir listesi ya-
pılamamıştır. Eserlerin hemen hepsi de Sovyetler Birliği’nde bulunmaktadır.
Özbek Edebiyatının temellerinin atıldığı bu dönemin incelenmesi Özbek ede-
biyat tarihçileri tarafından gerçekleştirilmiştir. Bilinmeyen birçok
eser ortaya
çıkarılmış ve incelenerek yayımlanmıştır.
149
Bu dönemin şairleri de divan tarzında eserler vermişlerdir; ancak, bu dö-
nemde şair olmayan tarihçi-hükümdar Ebulgazi Bahadır Han’ın iki eseri (
Şece-
re-i Terâkime
ve
Şecere-i Türk
) divan edebiyatı geleneğinin dışındadır. Mensur
olarak yazılmış iki eseri de içerik olarak tarihsel bilgiler içermektedir.
Ebulgazi Bahadır Han, 1603 yılında, o zamanlar Harezm’in başkenti olan
Ürgenç’te dünyaya gelmiştir. Arap Muhammed Han’ın ikinci oğludur. 16 yaşı-
na kadar Ürgenç’te yaşayan Ebulgazi babasının 1619’da Hive’yi merkez yapma-
sıyla Ürgenç’i terk eder. Amu Derya’nın doğusundaki Kat valiliğine atanır. Ba-
basının ölümü üzerine Harezm hanı olan ağabeyi İsfendiyar, Ürgenç’i Ebulga-
zi’ye verir (1623). İsfendiyar’ın 1642’de ölmesinden sonra 1643’te Harezm hanı
olur. Hive’yi başkent yapan Ebulgazi 21 yıl kesintisiz hükümdarlık yapmıştır.
Edebiyat ve tarihle uğraşmasına rağmen kendisini her şeyden önce
asker ve
kumandan sayan Ebulgazi 1663 yılında ölmüştür.
Eserlerinden
Seçere-i Türk,
1663 yılında ölümü üzerine oğlu Enûşe tarafın-
dan tamamlanmıştır. XV. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak Harezm’de hü-
küm süren Yadigâroğlu Şıban Özbek hanlarının tarihini ve soylarını belirlemek
amacıyla yazılmış olan eser, aynı zamanda Türk ve Moğol
tarihine ait bilgiler
vermesi açısıdan da önemlidir.
Şecere-i Türk
1717’de Strahlenberg tarafından
Tobol taraflarında bulunmuş, Schenström tarafından Rusça bilen bir imama
sözlü olarak çevriltilmiştir. Eser üzerine bu tarihten itibaren çeşitli yayımlar ya-
pılmıştır. Bu yayımlardan burada Türkiye’de yapılan ilk çalışma olan Dr. Rıza
Nur’un 1925 yılında yaptığı çeviriyi zikretmek istiyorum. Rıza Nur bu eserinde
Şecere-i Türk
’ü Arap harfleriyle Türkiye Türkçesine çevirmiştir.
Şecere-i Türk
üzerine bu satırların yazarı tarafından çalışma yapılmaktadır. Eserin bir bölü-
mü “Şecere-i Türk’e Göre Moğol Boyları” adı altında yayımlandı. Bu çalışmanın
“Giriş” bölümünde
Şecere-i Türk
üzerine eserin bulunuşundan şimdiye kadar
yapılan çalışmalar yer almaktadır.
150
Do'stlaringiz bilan baham: