ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUĞUN AİLESİ OLMAK
ANNE-BABA-ÇOCUK İLİŞKİLERİ: ÜSTÜN POTANSİYELİN ZORLUKLARI İLE BAŞETME
Prof. Dr. Emine Nilgün Metin
Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü
‘Üstün yetenekli bir çocuğa sahip olmak, üstün yetenekli olmaktan daha zordur.’
Üstün Yetenekli Çocuğun Özellikleri :
-
Sürekli öğrenme isteği, meraklı ve araştırmacı
-
Tartışmacı, otorite ve kuralları sorgulayıcı
-
İçe kapanıklık (kendi köşesinde araştırmalarını sürdürüp, kitaplarını okuma vb.)
-
Yüksek enerji
-
Mükemmeliyetçilik
-
Aşırı duyarlık – Çevreyi, olayları, durumları farklı algılayıp, farklı tepkiler gösterebilirler
-
Eş zamanlı olmayan gelişim – her bir gelişim alanının farklı olması
Aile İçinde Yaşanan Sorunlar
Aileye bu özelliklerle bir çocuğun dâhil olması aileye farklı yük, ilişki özellikleri getirmektedir.
-
Aile içi çatışmaların ana nedenleri:
-
Çocuğun aile içindeki rolü
-
Ebeveynlerin çocuktan beklentileri
Yapılan bir araştırma sonuçları;
Annelerin üstün yeteneği – ‘Gelişimsel farklılık’ olarak
Babaların ise üstün yeteneği – ‘başarılı olma’ olarak algıladıklarını göstermektedir.
Anne ve babanın farklı algılamaları çocuktan beklentileri de farklılaştırmaktadır. Bu durum zaman zaman ebeveynler arasında çatışmalara ve uyuşmazlıklara neden olabilmekte, çocuk da bundan nasibini almaktadır.
-
Bir başka sorun kaynağı üstün yetenekli çocuğun anne babasının normal zekaya sahip olmasıdır. Anne babalar çocuğa yetememe kaygısı yaşamaktadırlar. Çocuğun üzerine aşırı düşkünlük gösterebilirler, ayrıca bu ebeveynlerde yetersizlik hissi de söz konusu olabilmektedir. Bazı ailelerde çocuğun yeteneğini sosyal bir avantaj olarak algılamaktadırlar. Bu tutumlar çeşitli çatışmalara neden olabilmektedir.
Yine bazı araştırmalar, çocuğun zeka düzeyi ile anne babanın zeka düzey arasındaki fark ne kadar büyükse, anne-baba-çocuk arasında çatışma yaşanma ihtimalinin o kadar fazla olduğunu belirtmektedir.
-
Çocuğa ÜY tanısı konulduğunda bazı aileler çocuğu merkez haline getirir. Aslında bu çocuğun değil ÜY in merkeze getirilmesidir. Bütün planlamalarını merkezdeki çocuk üzerine yaparlar. Bu yerleştirme ‘çocukşahi’ dediğimiz bir aile modelinin ortaya çıkmasına neden olur. Bu şekilde çocuk ailenin merkezine oturtulduğunda ebeveynler kendi sosyal yaşamlarını sınırlandırırlar. Evde başka bireyler varsa bu bireylerle de yeterince ilgilenilmez. Çocuk ise anne baba arasında uzlaşmazlıklarda tampon görevi üstlenebilir. ÜY çocuk ailenin merkezine oturtulduğunda aile dengesi, dinamiklerinde bozulmalar meydana gelebilir.
-
ÜY çocukla beraber normal gelişim gösteren bir çocuğa sahip olma ailenin işini zorlaştırmaktadır. Çocuklar arasında kıskançlıklar olabilmektedir. Aileler ÜY çocuklarının yeteneklerini geliştirmeye çalışmakta, sosyal ve duygusal gelişimini desteklemeye çabalamaktadır. Dolayısıyla normal gelişim gösteren çocuk ihmal edilmiş hissedebilmektedir. Normal gelişim gösteren çocuklar ÜY kardeşinin başarılarının gölgesinde kalmaktadır, kendisi de başarı elde etmesine rağmen… Dolayısıyla normal gelişim gösteren çocuklar ailelerini suçlayabilmektedir. Kardeşler arasında denge kurmak, adil bir yaklaşım, adil bir ebeveynlik sergileyebilmek bu anlamda önemlidir.
-
Ailenin sosyal yaşamını sınırlandırması diğer bir sorundur. ÜY çocukların sosyal normlara uyamaması nedeniyle aile çevreden eleştiri alabilmektedir. Aile bu tür sosyal ortamların dışında davranan çocuğu nedeniyle eleştiri alabilmekte, paralelinde çocuğu ve çocuğun davranışlarından utanç duyabilmekte ve kendisini sosyal yaşamdan çekebilmektedir. Çocuk ise ailenin sosyal izolasyonunda aileyi eleştirici çevrede kendisini soyutlayan bir sığınma yeri olarak görür.
-
Aileler araştırıcı ve yüksek motivasyonu olan bir çocuğu nereye kadar özgür bırakıp, nereye kadar sınırlandıracağına karar verememektedir. Bunun sonucunda ebeveynlerde çocuğa karşı tutarsız tutumlar söz konusu olabilir. Tutarsız davranışlar aile tutumları arasında en tehlike olanlardandır. Çocuk sosyalleşme sürecinde davranışlarının onaylanmasını ya da onaylanmamasını bekler. Tutarsız yaklaşım çocuğun karmaşaya düşmesine neden olur. Davranışı yapıp yapmamakta kararsız kalır. Belli bir süre sonra aile çocuğa sürekli talimat verir hale gelir. Çocuk sürekli talimat veren, kendisini yönlendiren ebeveynler ile çocuğun çatışma yaşanmasına neden olur.
Uyumsuz gelişim – Eş zamanlı olmayan gelişim örüntüsü içinde gelişim gösterirler. Zihinsel becerileri akranlarından ileride iken, diğer gelişim alanlarında takvim yaşı akranları ile benzer bir gelişim gösterir. Bu durum ebeveynlerde çocuğuna nasıl davranacaklarına ilişkin karmaşa yaşamalarına neden olur. Ebeveynler füze araştırmaları yapma zihinsel özelliğine göre mi, yoksa kalem kutusunu kaybettiği için ağlamalarına göre mi davranacaklarını şaşırırlar. Aileler daha çok çocuklarının zihinsel potansiyellerine göre davranmayı tercih etmekte, sosyal-duygusal gelişimlerini göz ardı edebilmektedirler.
Eş zamanlı olmayan gelişim çocuğun kendi içinde de çelişki yaşamasına neden olmaktadır. İleri düzey tasarıları vardır ama tasarılarını ortaya koyacak olgunluğuna sahip değillerdir. Tasarılarını yapmaya kalktıklarında ortaya çıkardıkları eser tasarılarına benzemez ve çocuk yapamadığını düşünerek hayal kırıklığı yaşar. Özellikle 1. Sınıfta yazılı ödevlerde sıkıntı çıkarırlar. Okumadaki beceriyi yazılı ödevlerde gösteremez. El becerisinin zihinsel becerileri kadar olmaması nedeniyle, okumada gösterdikleri performansı gösterememekte ve yazılı ödevleri yapmak istememektedirler. (Başka sebepler olabilse de)
-
ÜY çocukların bazıları sosyal ilişkilerde problem yaşayabilmektedir. Akranları ve çevresi ile yaşadıkları problemleri çözmek ana babalar için zor olabilmektedirler. Yetişkinlerle sohbet etmek, tartışmaktan hoşlanmaktadırlar. Küçüklerini ise yönlendirmekten hoşlanırlar. Çocuk kendisini kabul etmeyen büyük çocuklar ve kendisini anlamayan akranları arasında sıkışır kalır. Anne babalar çocuğu diğerlerine uyum için zorlayıcı davranabilmektedir. Bu tutum ebeveynleri ile çatışma yaşamalarına neden olabilmektedir.
-
Çocuğun hızlı öğrenmesi, ÜY etiketi ailede beklentiye sebep olur. Çocuk başarı olmak zorundadır. Öğretmenler de koşulsuz olarak çocuktan en yüksek notları bekleyebilmektedir. ÜY çocuklar beklenilenin aksine %40-50 oranında başarısızlık görülebilmektedir. Sürekli ya da belli zamanlarda çeşitli nedenlere dayalı başarısızlık görülebilir. Sınıf ortamını monoton görme, kendine güvenin düşmesi, stresle başa çıkmada zorluk, akran gruplarından kabul görme bakısı gibi nedenlerle başarısızlık yaşayabilirler. Yüksek beklentilere cevap veremediğinde çocukta sosyal duygusal problemler ortaya çıkabilmektedir. Her alanda en yüksek başarı beklentisi ile çocuktan hesap sorma söz konusu olabilir. Bu tutumlar çocuğun ebeveyni ile çatışma yaşamasına ve mükemmeliyetçilik eğiliminin pekişmesine neden olabilir. Çocuk matematik alanında özel yetenekli, Türkçe de ise başarısız olabilir. Çevrenin aşırı beklentilerini karşılayamayan ama karşılama çabasında olan çocuğun bir süre sonra yoğun stres yaşamasına, kendini güvensiz ve değersiz hissetmesine ve depresyon gibi duygusal problemler yaşamasına neden olabilmektedir.
Bazen çocuklarda okul fobisi oluşur. Bu tarz problemlerin nedeninden birisi anne babaların yüksek beklentileridir.
-
ÜY çocuklarda toplumsal beklentilere uymayan davranışlar olabileceğini belirtmiştik. Çocuk kuzenleri ile oynamak yerine, yetişkinlerle oturmak ve gerektiğinde onları eleştirmek isteyebilirler. Bu tutumlar ise çevrenin eleştirilerine neden olabilir. Kemik koleksiyonu yapmak, çöplük gezmek vb. istekleri söz konusu olabilmektedir. Anne babalar ise eleştirilerden kaçınmak için çocuklarını normalleştirmeye çalışabilmektedirler. İlerlemek isteyen çocuk ile frenlemek isteyen ebeveynler tablosu ortaya çıkabilmektedir. Bazen de çocukta normalleşmeye çalışmakta, başarılarını saklayabilmektedirler.
Anne baba çocuk ilişkilerinde ÜY den dolayı sorun yaşanması anne babanın yetersizlik duygusu hissetmelerine, çocuğun ise bazı sosyal duygusal problemler yaşamalarına neden olabilmektedir.
Aile dinamiklerini sağlam tutabilmek, çocuğun ihtiyaçlarını karşılayabilmek için Neler yapılabilir?
-
Çocuğun çocuk olduğunu unutmayın.
Çocuğunuzun bir çocuk gibi,
-
Kendine güvenmesi için sevgiye ihtiyacı,
-
Toplumsallaşmak için disipline,
-
Bağımsız olmak için kendine güvenmeye ve sorumluluk almaya,
-
Dünyayı keşfetmek için rehberliğinize ihtiyacı var.
-
Sadece üstün yeteneğe odaklanmayın. Sadece ÜY, yüksek potansiyel olarak gördüğümüzde zayıf yönlerini gözden kaçırabiliriz. Her gelişim alanında ileride değiller. Yeteneklerini geliştirmeye odaklanırken, zayıf yönlerini geliştirebileceğimizi de unutmamalıyız.
-
Çocuğunuzun davranışlarını gözlemleyin. Destekleyici yaklaşım göstermek çok önemlidir. Bazı davranışları üstün yetenekten kaynaklanır, bazı davranışları da takvim yaşına uygundur. Tartışmayı sevmesi ve tartışma yoluyla derin bilgi ihtiyacını giderdiğini gözlemlersek çocuğun sizinle tartışmasını yadırgamazsınız. Ya da takvim yaşına uygun olarak eşyasını kaybettiğinde ağladığını bilirseniz onu yatıştırmaya ve desteklemeye çalışırsınız.
-
Akran ilişkilerini dengeleyin. Normal gelişim gösteren çocuklarla oynamak ihtiyacı hissederler. Öğrenme ortamlarının dışında hem üstün yetenekli akranları ile bir arada olmalarını sağlayacak, hem de yaşıtları ile bir arada olmalarını sağlayacak ortamlar oluşturmak sosyal ihtiyaçlarının karşılanmasını destekleyecektir.
-
Çocuğu aktif dinleyin, birlikte vakit geçirin. Öğrendiklerini, keşfettiklerini, sorunlarını paylaşmak isterler. Çocuk sorunları aktaramadığında, sorunlar birikir ve daha ileri duygusal problemlere neden olur.
-
Bireysel olarak onlara vakit ayırın, hoşuna giden etkinlikleri beraber yapın. Ebeveynler çocukları ile yer değiştirerek bireysel vakit geçirmelidirler. Sadece anne ya da sadece baba değil, karşılıklı vakit geçirme sırasını değişerek vakit geçirmek her iki ebeveynin bireysel paylaşımı için önemlidir.
-
Çocuğu takdir edin. Akademik başarısının dışında da onları takdir edin. Çocuğu takdir etmek kendisini değerli hissettirir. Performans ya da başarıyı takdir etmek çocuğu takdir etmek değildir. Çabasını takdir etmemiz gereklidir.
-
Disiplin. Bazen ebeveynler çocuk çalıştığı ve planlamasını yaptığı için sınır koymak istemezler. Disiplin, çocuğun kendi kendine bağımsız bir birey olabilmesi demektir. Sınır ve kurallar kendini güvende hissetmesini sağlar. Kuralları çocukla tartışarak koymak uyumu kolaylaştırır.
Kuralı koymadığımızda ortaya çıkabilecek olası sonuçlar birlikte değerlendirilebilir. ÜY çocuklar bazı davranışlarının sınırlandırılmasından hoşlanmayabilirler. Ebeveynler aşırı kurallara boğabilmekte ya da aşırı özgür bırakabilmektedirler. Aradaki dengeyi sağlayabilmek önemlidir.
Sorumluluk almak istemediğinde yapmaktan hoşlandığı şeyler ödül olarak sunulabilir. Ya da yapmadığında olayların sonuçları baş başa bırakmak daha etkili olabilir.
-
Çocuğun alışılmadık tepki ve davranışlarını iyi gözlemlemek gereklidir. Ani oluşan başarısızlıklar, arkadaşlardan uzaklaşma, her zamankinden farklı uyku ve beslenme problemleri gözlemliyorsak bunlar bazı problemlerin ön belirtileri olabilir.
-
Demokratik aile iklimi çok önemlidir.
Her bireyin kişi olarak kendisine ve diğerlerine saygı duyun,
Farklılıkları kabul ettiğinizi hissettirin,
Çocuk üzerinde güç kullanmayın, kararları bütün aile üyeleri birlikte alın,(güç kullanımı kendisine saygı duyulmadığını hissettirir, bir süre sonra kendisi de etrafındakilere güç kullanmaya başlar)
Her bireye ve farklılıklara saygı duymak demokratik ortamı destekler ve aile içindeki uyumu artırır.
MUTLU MUSUN?
Nasıl hissettiklerini, kendinden ve hayatlarından memnuniyetlerini sormak kendilerini değerli hissettirecek, aile içi paylaşımı ve uyumu güçlendirecektir.
Do'stlaringiz bilan baham: |