1.5. Küçürek Öykünün Postmodernizmle Bağlantısı
Postmodernizm, modernizmin bütün verilerini bir yanardağ gibi yakarak
püskürtmüş ve bu küllerden bambaşka bir dünya inşa etmiştir. Diğer bir ifadeyle
modernizme bir tepki olarak ortaya çıkan postmodernizm, modernizmin etkilediği her
şeyi hiç sorgulamadan direkt olarak eleştiren bir anlayış olarak ortaya çıkmıştır. Bu
23
anlayıştan eleştirinin en tepe boyutunda nasibini alan alanlardan biri de hiç kuşkusuz
edebiyat ve onun ürünlerinden biri olan öyküdür. Öykü türü, yansıtmacı (klasik) ve
modern dönemlerin tersine, postmodern dönemde hacim olarak epey kısalmış; önce kısa
öyküye, sonrasında da küçürek öyküye dönüşmüştür. Öykünün gittikçe kısalması
sayısal bağlamda az sayıda sözcük kullanmak demektir. Az sayıda sözcük kullanmak
demek ise, söz konusu sözcüklerin -tam olmasa da şiirdeki gibi- yan ve/ veya mecaz
anlamlara gelecek şekilde kullanılması demektir.
Zaman hızla geçiyor, her şey değişiyor ve biz bugün hızlı tüketim çağının yaşam biçimleri,
alışkanlıkları arasında bir yerden bir yere savrulup duruyoruz. Özgür görünsek de kurallara,
bürokrasiye, hiyerarşiye, yetiştirmek zorunda olduğumuz işlere mahkûm durumdayız. Hızlı
tüketim çağının özgür görünümlü tutsaklarıyız bir bakıma. Bu tutsaklığın farkına vardığımızda,
yaşamak bizim için artık daha da zordur. Bilmek ve farkında olmak, rahatsız edicidir. Bu
rahatsızlık ise farklı düşüncelerin, yaşam biçimlerinin, ürünlerin ortaya çıkmasını sağlar. İşte,
küçürek öykü de insanın kendini ve çevresinde olup biteni fark ettiği anda ortaya çıkan, bu
hızlı tüketim çağının bir ürünü olan, aynı zamanda da tüm bunlara karşı duruş sergileyen anlatı
türüdür (birgunkitap.blogspot.com.tr).
Modernizm insanlığa hız’ı getirmiş; sonra onu hız’la baş başa bırakmıştır. Hız’la
birlikte insan hayatında her şey değişime uğramış ama insanlar bu değişimlere maalesef
ki ayak uyduramamış, bu değişimlerin kendi üzerlerinde yaptığı olumsuzlukların
farkına iş işten geçince varmışlardır. Örneğin ekonomik alanda cereyan eden
değişimler/ gelişmeler, köyden kente göçü hızlandırmış; köyde geniş aile tipine alışkın
birey, şehirde çekirdek aile tipiyle yalnız başına bırakılmıştır. Köydeki evi tek katlı
olan, komşusu hasta olduğunda yardımına koşan, evinde hanımının yaptığı yemekten
belli bir miktarını komşusuna getiren, birisine selam verdiğinde arkasından her hangi bir
olumsuzluk yaşamayacağını bilen birey tipinden, çok katlı apartmanlarda oturup alt, üst
ve yan komşusunun aç mı, hasta mı olduğunu bilmeyi bir kenara koyun, o dairelerde
kimin ikamet ettiğinden bile habersiz birey tipine dönüşmüştür. Çünkü kendi şahsına ait
olan zaman, bireyin elinden başkası tarafından alınmış –bir anlamda gasp edilmiş- ve
ne
kadar hızlı olursan o kadar kendine zaman ayırırsın
moduna sokulmuştur. Öyle ki
binalarda asansörün çağırma düğmesine bastığında, onun geç gelmesine veya yavaş
çıkıp inmesine bile kızan birey psikolojisine dönüşmüştür. Zemin kattan 20. kattaki
dairesine çıkan bireyden, geleneksel yapıdaki
“sosyal olma”
davranışlarını beklemek
bu yönüyle hayal kırıklığı olsa gerek. Yine vücudunun her hangi bir yeri ağrıdığında
işine gidemeyecek durumda olan bireyin işine alelacele gitmek için kullandığı ilaçlar ve
bu ilaçların yan etkisi, sonraki zamanlarda başka hastalıklar olarak kendini göstermiş;
bu sefer de karşısına çıkan bu hastalıklardan arınmak/ sağlığına kavuşmak için yeniden
24
başka ilaçlar kullanmasına sebep olmuştur. Bütün bu ilaçların doğal olanının eskiden
beri var olduğunu bilen -alternatif tıpta mevcut olduğunu gören- birey, modernizmin
ürünü olan ilaçtan, alternatif tıbbın ürünü olan ilaçlara yönelmiştir. Toplumsal alandaki
bu ve buna benzer birçok olgu, ister istemez toplumun ayna ustası olan yazar tarafından
yaşanarak/ görülerek şu an içinde bulunduğumuz postmodern çağ ve onun ana ekseni
olan postmodernizmin edebiyattaki yansıması öykünün alt türü olan küçürek öyküde
kendini belirli oranda göstermiştir. Çünkü postmodernizm, bilimsel kaygılardan ziyade
insani durum ve tutumla ilgili, objektiviteden çok sübjektiviteye dayalı, homojenden
çok heterojenliğe yakın durmasıyla hem bilim hem de sanat olma özelliği bulunan
alanın edebiyat olmasıyla kendini en iyi edebiyatta gösterir (Emre, 2004, 76).
Bu yönüyle düşünüldüğünde tezin bu başlığında bu safhadan itibaren, küçürek
öykü ile postmodernizm arasındaki ilişkiye, postmodernizmin penceresinden bakmak
faydalı olacaktır.
2
Lyotard’ın postmodern yazar ve eser hakkında ifade ettiği şu görüşlere
katılmamak elde değildir:
Postmodern bir yazar ya da sanatçı, bir filozof konumundadır; yazdığı metin, ürettiği yapıt,
prensip olarak, önceden yerleşmiş kurallar tarafından yönetilmez ve belirli bir yargı
aracılığıyla, bilinen kategorilerin bu metne, bu yapıta uygulanmasıyla yargılanamaz. Bu
kurallar ve kategoriler, yapıtın aramakta olduklarıdır. Dolayısıyla sanatçı ve yazar, kuralsız ve
yapılmış olacak olan’ın kurallarını oluşturmak için çalışır
(
Jameson, Habermas ve Lyotard,
1994, 58)
.
İster yansıtmacı (klasik) isterse de modern dönem eserlerine bakıldığında bir
sistematikle karşılaşılır. Örneğin zaman mefhumunun belli bir hiyerarşi halinde olması;
bunun yanında olay, mekân ve kişilerin birbirleriyle olan uyumu gibi; ancak,
postmodern eserlerde daha doğrusu anlatılarda (Emre, 2006, 89) yazar, yapılacak
olmakta olanın kurallarını formüle etmek için kuralsız çalışmalıdır (Emre, 2004, 79).
Dolayısıyla, postmodern metin bağlamında en çok üzerinde durulan meselelerden biri
modern zamanlarda kitleleri etkileyen büyük anlatıların artık tarihe karışarak, bunların
yerine daha küçük ama oldukça küçük anlatıların geçmesidir. Postmodernizmin bu
görüntüsünün altında yatan temel sebeplerden biri bütünlük ve mükemmellik
düşüncesinin yitişi ve bilincin rasyonel işleyişinin yerini bir nevi çıldırı anaforunun
almasıdır (Emre, 2004, 80-82). İsmet Emre’nin kullanmış olduğu “çıldırı” sözcüğünün
bir benzerini Ramazan Korkmaz, küçürek öyküyü tarif ederken “çığlık” sözcüğünü
kullanarak aslında postmodernizmin küçürek öyküde de kendini gösterdiğini ilan
2
Postmodernizmin küçürek öyküdeki yansımaları tezin 3. Bölümünde incelenmiştir.
25
etmiştir:
Do'stlaringiz bilan baham: |