S h a n t a r a m



Download 7,58 Mb.
Pdf ko'rish
bet38/190
Sana22.07.2022
Hajmi7,58 Mb.
#838043
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   190
Bog'liq
Dağ gölgesi

öte yandan
ım?”
“Bunu el altından yapabilirsin de ondan. Ya da izin ver ben yapayım çünkü 
patron sensin,” diye üsteledi Farzad.
“Belki tuhaf kaçacak ama sormak zorundayım,” dedim. “Size yardım edip 
sonra Sanjay’a rapor vermeyeceğime nasıl güveniyorsunuz?”
“Merakında haklısın,” diye yanıtladı Arshan. “Alınma ama biz de aynı so­
ruyu kendimize defalarca sorduk. Sonunda sana ihtiyacımız olduğuna karar 
verdik. Keki amca seni severdi. Bize Khaderbhai’nin güvenini nasıl kazandığını 
ve şerefli bir adam olduğunu anlatırdı.”
Şere/"kelimesini kullanması bir bıçak gibi yüreğime saplandı. Özellikle de, 
patronumdan önemli bir konuyu gizlememi beklerken. Ama onları sevmiştim. 
Sanjay’dan daha çok sevmiştim. Hem Sanjay yeterince zengindi. Hâzineyi bul­
salar bile ona ihtiyacı yoktu.
“Belgeyi bu hafta bitiririm,” dedim. “Sanjay’a bir arkadaşıma iyilik yaptığı­
mı söyleyeceğim, ki gerçekten öyle. Daha önce de kayıt dışı işler yaptığım oldu.


Ama bu konunun burada noktalanmasını istiyorum. Yarın öbür gün SanjayV 
bana hesap sormasını hazmedemem. Anlaştık mı, Farzad?”
El çırpmaya ve sevinç çığlıkları atmaya başladılar. Birkaçı gelip sırtımı sıv^. 
ladı. Bir iki tanesi daha da ileri gidip bana sarıldı.
“Çok teşekkür ederiz,” dedi Arshan gülümseyerek. “Şu belediye işi çok 
q

nımızı sıkıyordu. Bu maceranın başından beri ilk kez duvara tosladık diyorduk 
Görüyorsun ya, hazine avcılığı pek hoşumuza gitti. Bütün umutlarımızın suya 
düşmesinden korktuk.”
“Senden bedava yardım beklemiyoruz, Lin,” diye ekledi Farzad. “Emeğinin 
karşılığını alacaksın tabii. Hadi söyle ona, baba.”
“Eğer kabul edersen hâzinenin yüzde birini sana vermek istiyoruz,” dedi 
Arshan.
“Bulursanız,” dedim.
“Bulduğumuzda,” diye düzelttiler hep bir ağızdan.
Başımı salladım. “Bulduğunuzda.”
“Bu meseleyi de hallettiğimize göre biraz daha 
daal roti
alır mısın?” diye 
sordu Jaya.
“Tavuk?” diye önerdi Zaheera.
“Şöyle ağzına layık bir yumurtalı körili sandviçe ve buz gibi ahududu şerbe­
tine ne dersin?” diye atıldı Anahita.
“Hayır, teşekkür ederim. Bir lokma daha yiyecek hâlim kalmadı. Belki bir 
dahaki sefere.”
“Söz mü?” diye ısrar etti Anahita.
“Söz tabii,” dedim masadan kalkarken.
“Seni geçireyim,” dedi Farzad ve evi gizleyen perdeyi araladı. Hep birlikte 
kapıya çıktık.
Uç aileyle de vedalaşıp kucaklaştım ve Farzad’la sokağa çıktık.
Kaldırım taşları bir muson yağmuruyla ıslanmıştı. Ama kara bulutlar dağıl' 
mış, güneş açmıştı ve her bir ıslak yüzeyden nem fışkırıyordu.
Ne tuhaftır ki, sokak bir an bana garip ve yabancı geldi. Sanki Farzad’ın bir 
arı kovanını andıran karmaşık eviydi normal olan.
“Kalabalık ailem gözünü korkutmadı ya?” diye sordu Farzad.
“Asla.”
“Yaptığımız şeyi saçma bulmadın değil mi?”
“Herkes bir şeyler arıyor, Farzad. Hem bana gayet mutlu göründünüz.’
Başını salladı. “Öyleyiz.”
“Mutlu insanları kim sevmez ki?”


Genç Parsi dayanamayıp boynuma sarıldı.
“Lin, aslında benim senden başka bir ricam olacak.”
“Daha bitmedi diyorsun yani?”
“Ya bugün karakolun orada gördüğümüz kızı çok beğendim. Divya. Bana 
onun telefonunu...”
“Olmaz.”
“Olmaz mı?”
“Hayır.”
“Emin misin?”
“Evet.”
“Ama...”
Suratındaki şaşkın ifadeye bakıp gülümsedim. “Olmaz, Farzad.”
Başını iki yana salladı ve arı kovanı evine girdi. Yüzümü güneşe verip yağ­
mur kokulu sokakta bir süre yürüdüm.
Para da bir nevi uyuşturucuydu ama Farzad’ın geniş ailesi için endişeli de­
ğildim. Henüz onun esiri olmamışlardı çünkü. Evlerini yıkıp dökmüşler ama 
onların yerine kendilerine ortak bir alan yaratmışlardı. Yuvalarını tersyüz et­
mişlerdi, evet. Ama bu onlar için bir macera, kendi içlerinde çıktıkları bir yol­
culuktu. Yaşadıkları rüyayı anlamlı kılan onlardı. Hâlâ gülüp eğlenebiliyorlardı 
ve onları çok sevmemin sebeplerinden biri de buydu.
Yüzüm güneşe dönük tüm sakinliğimle dikiliyor ve içimden ağlıyordum. 
Kaybettiklerinizin aksini başka bir sevgide görmek ağır gelir bazen. Eskiyi ve 
artık olmayanı.
Aile ve ev. Kalbin depremlerinde mercan adaları gibi yükselen minik ke­
limeler. Kaybetmek ve yalnızlık: Issız vadilerde bir nehir misali akan ufacık 
sözcükler.
Bugünün adasında Karla benden giderek uzaklaşıyordu ama sırf bu isim 
bile sihirliydi benim için. Karla. Karla.
Gerçekten sevdiğiniz, sevmek için doğduğunuz insan aynı şehrin içinde 
sizin için yoksa artık, bir başkasını sevmeye çalışmak ne aptalca değil mi? En 
büyük aptallık birini sevmeye çalışmak zaten. Ne büyük çaresizlik! Aşk uğraş­
maya gelmez. Hemen olur, kaçınılmazdır. Karlanın adını duymak bile içimde 
bir ateş yakmıştı işte ve kalbim durmadan bana onu hatırlatıyordu.
Biz sürgündük. Karla ve ben. Lisa ve sevdiğimiz ya da sevmeye çalıştığı­
mız tüm o harika insanlar birer gönüllüydü. Onları Ada Şehri’ne sürükleyen 
hayalleriydi. Ama Karla’yla ben öyle miydik? Biz kapağı attığımız gemilerden 
sürünerek çıkmıştık kıyıya.


Ben kırıktım. Yalnız ve yaralı. Belki Karla da kendince öyleydi.
Kubbeli eve baktım. Dışarıdan üç ayrı girişi vardı ama içindeki hayat ortak­
tı. Hâzineyi bulsunlar bulmasınlar, bu insanlar bir mucizeyi gerçekleştirmişti 
zaten.
Yeniden fırtınanın soldurduğu güneşe döndüm ve yuvam dediğim sürgün­
ler dünyasına karıştım.


yönlü caddede ilerledim. Tepemde kara bulutlar toplanıyordu.
Geniş, korunaklı bir koyda yavaşladım.
Parlak mavi, kırmızı ve yeşil renklerdeki uzun balıkçı tekneleri bakım için 
kıyıya çekilmişti. Balıkçıların basit kulübeleri birbirlerine yaslanarak zor ayak­
ta duruyordu. Sert yağmurlara karşı oluklu çatılara plastik örtüler seriliydi. 
Üzerlerine de rüzgârdan uçmasınlar diye tuğlalar ve kırık beton parçalan koy­
muşlardı.
Ağları tahta direklerin arasına germişlerdi. Birkaç adam önlerine tabure 
çekmiş, yırtılan yerlerini onarıyordu. Kumda oynayan çocukların yaklaşan fır­
tınaya aldırdıkları yoktu. Bağıra çağıra ağların arasında koşuyorlardı.
Gün doğarken bu koy balıkçılar için önemli bir geçim kaynağıydı. Ve gece 
yarısından sonra da kaçakçılar için. Hızlı teknelerle kıyıya sigara, viski, uyuştu­
rucu ve başka değerli mallar taşırlardı.
Buradan ne zaman geçsem, tanıdık bir yüz ve o kanunsuz ticarete dair bir 
iz görebilmek için kumsalı tarardım. Aslında benimle bir ilgisi yoktu. Burası 
Iş Bitirici Farid’in mıntıkasıydı. Bütün parsayı o toplardı. Benimki yalnızca 
mesleki bir meraktı.
Güney Bombay’ın yeraltı dünyasında herkes pis işlerin nerelerde döndü­
ğünü bilir ve oralardan geçerken etrafa kaçamak bakışlar atmadan duramaz. 
Didier bir keresinde

Download 7,58 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   190




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©hozir.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling

kiriting | ro'yxatdan o'tish
    Bosh sahifa
юртда тантана
Боғда битган
Бугун юртда
Эшитганлар жилманглар
Эшитмадим деманглар
битган бодомлар
Yangiariq tumani
qitish marakazi
Raqamli texnologiyalar
ilishida muhokamadan
tasdiqqa tavsiya
tavsiya etilgan
iqtisodiyot kafedrasi
steiermarkischen landesregierung
asarlaringizni yuboring
o'zingizning asarlaringizni
Iltimos faqat
faqat o'zingizning
steierm rkischen
landesregierung fachabteilung
rkischen landesregierung
hamshira loyihasi
loyihasi mavsum
faolyatining oqibatlari
asosiy adabiyotlar
fakulteti ahborot
ahborot havfsizligi
havfsizligi kafedrasi
fanidan bo’yicha
fakulteti iqtisodiyot
boshqaruv fakulteti
chiqarishda boshqaruv
ishlab chiqarishda
iqtisodiyot fakultet
multiservis tarmoqlari
fanidan asosiy
Uzbek fanidan
mavzulari potok
asosidagi multiservis
'aliyyil a'ziym
billahil 'aliyyil
illaa billahil
quvvata illaa
falah' deganida
Kompyuter savodxonligi
bo’yicha mustaqil
'alal falah'
Hayya 'alal
'alas soloh
Hayya 'alas
mavsum boyicha


yuklab olish