Beşinci Bölüm Hayyaalatın Bazı Adabı Hakkında
Allah’a doğru sülûk eden kimse, tekbirlerle Hak Teala’nın nitelendirmekten daha yüce olduğunu ilan edince, uluhiyete şehadetle de tavsif ve tahmidi (nitelendirmek ve hamdetmeyi), hatta her etkiyi Hak’ta münhasır kılınca, kendisini işe koyulma liyakatinden uzak kılınca, risalet ve velayet şehadetiyle arkadaş seçince ve hilafet ve velayetin mukaddes makamına sarılınca –Nitekim şöyle denilmiştir: “Önce arkadaş, sonra yol”1- açık bir ifadeyle mülki ve melekuti kuvvelerini namaz için hazırlamalı ve onları, “hayya ale's selat” diyerek huzura davet etmelidir. Bunun tekrarı da tam bir uyandırma içindir. Veya biri dahilî memleket kuvveleri içindir, diğeri ise haricî memleket kuvveleri için. Zira onlar da bu yolculukta sâlik insan ile birliktedir. Nitekim buna işaret edilmiştir ve ileride de zikredilecektir.
Bu makamda sâlikin adabından biri de kuvvelerine ve kalbinin batınına bunu anlatmasıdır. Böylece kendini onun için hazırlar. Zahiri ve manevi adabına tümüyle riayet eder. Ondan sonra da namazın sırrını ve neticesini, “hayyaalel felah ve hayyaalel heyr’il amel” diyerek özetle ilan eder, böylece fıtratını uyandırır. Zira kurtuluş mutlak saadettir. Bütün insanların fıtratı ise mutlak saadete aşıktır. Zira fıtrat kemali ve rahatlığı talep etmektedir. Saadetin hakikati ise mutlak kemal ve mutlak rahatlıktır ve o da amellerin en hayırlısı olan namazda kalben, zuhuren ve batınen hasıl olur. Zira namaz suret ve zahir açısından büyük ve kapsamlı bir zikirdir ve bütün ilahi işleri kapsayan ism-i azama övgüdür. Bu açıdan ezan ve kamet Allah ile başlamakta ve O’nunla bitmektedir. Allah-u Ekber namazın bütün hal ve intikallerinde tekrarlanmaktadır. Evliyanın göz nuru olan üç tevhit namazda hasıl olmaktadır. Namazda mutlak fenanın sureti ve tam rücu hali karışıktır. Batın ve hakikat hasebiyle Hakk’a yakınlık miracıdır. Mutlak cemilin celaline ulaşma hakikatidir. O mukaddes zatta fenaya ermektir ve fıtrat O’na aşıktır. Tam itminan, mutlak rahatlık ve tam akli saadet onunla hasıl olmaktadır: “Bilin ki kalpler Allah’ın zikriyle itminane erer.” 1
O halde Allah’ın fena makamına ulaşma, vücubi sonsuz denize bağlanma, ezel cemalini müşahade etme ve mutlak nur denizine gömülmek olan mutlak kemal, namazda hasıl olmaktadır. Mutlak rahatlık tam istirahat ve kamil itminan de namazda ortaya çıkmakta ve saadetin iki rüknü hasıl olmaktadır. O halde namaz mutlak kurtuluştur ve amellerin en hayırlısıdır. Sâlik kimse bu ilahi latifeyi tekrar ederek ve tam bir şekilde anarak kalbine anlatmalı, fıtratını uyandırmalıdır. Kalbe girdikten sonra da fıtrat, saadet ve kemali talep etme sebebiyle ona önem verecek, onu koruyacak ve gözetleyecektir. Onların tekrarında da daha önce söylenen nükteler vardır.
Sâlik kimse bu makama ulaşınca, huzura vardığını ilan eder: “Kad kamet'is selat”
Böylece sâlik kimse kendini vücud alemlerinin, Malik’ul Müluk'un, Sultan'us Selatin'in ve mutlak azimin huzurunda olduğunu görmelidir. Kalbine tümü imkani kusurlara dönen huzur tehlikelerini anlatmalıdır. Utanarak, görevini yapmamaktan haya ederek, korku ve ümit adımıyla girmeli, kerim olan zata bağlanmalı, kendini azık ve binek sahibi görmemeli, kalbini esenlikten boş görmeli, amelini iyiliklerden kabul etmemeli ve değer vermemelidir. Eğer bu hal kalbinde güçlenirse, inayete mazhar olması ümit edilir: “Yoksa, darda kalana, kendisine yakardığı zaman karşılık veren, başındaki sıkıntıyı gideren mi?” 1
Do'stlaringiz bilan baham: |