varmaktır. Bazı romatizmalılar bile yağmurun yağacağını önceden hissederler. Çünkü,
yağmurdan önce rutubet gibi bazı ön haberciler vardır. Hayvanlarda bile bu hassasiyet
görülmektedir.
Demek ki, bilinmeyenden çıkmış, fakat bilinen âleme girmemiş şeylerin bir kaide gibi bazı
işaretleri var. Onlar değerlendirilebilirse farkına varılabilir. Rasathaneler işte bundan
faydalanmaktadırlar. Bazen değerlendirmede hata edilince tahminler de yanlış
çıkmaktadır. Yoksa daha gaybdan (bilinmeyen) çıkmayan, bilinen âleme ayak basmayan
yağmurun ne zaman yağacağını Allah'tan başka kimse bilemez.
Ana karnındaki çocuğun durumuna gelince: "O, rahimlerde olanı bilir." (231) ayeti,
çocuğun sadece erkek ve dişi olmasına bakmıyor. Bu çocuğun hususi kabiliyetlerine, ileride
alacağı vaziyetlere, kader örgülerindeki gizli hayat macerasına, simasında, yüzünde ve
parmak izlerinde herkesi birbirinden ayıran ince işaretlere bakar ki, bunları Allah'tan
başka kimse bilemez. (232)
SORU:
Allah, hiçbir şeye muhtaç değildir. Ama öyle ise bizim ibadetlerimize ne ihtiyacı
var? İbadet etmemizi, ısrarla namaz kılmamızı emrediyor?
CEVAP: Allah Tealâ, insanı beden ve ruhtan (madde ve manadan) meydana getirmiştir.
Nasıl ki bedenin gıdaya ihtiyacı var, ruhun da gıdaya ihtiyacı vardır. Bedenin ihtiyacı
yiyecekler, su, ateş, hava gibi şeylerse, ruhun ihtiyacı da Allah (c.c.)ın yap dediğini yapmak,
yapma dedi-
(231) Lokman: 34
(232) Şüpheler üzerine - Safvet Senih
ğini de yapmamakdır. Bunlardan en önemlisi de, günde 5 vakit namazdır. Bedenin
ihtiyaçlarını yerine getirmediğimiz zaman nasıl ki beden huzursuz olur, hastalanır. Ruhun
da ihtiyaçlarını yerine getirmediğimiz zaman ruh da huzursuzdur, hastalanır. Allah (c.c),
ruhumuzun huzursuz olup hastalanmaması için ruhumuzun gıdalarını şiddetle almanızı
emretmektedir. Namaza ve diğer ibadetlere kendisinin ihtiyacı olduğu için değil, bizim
ihtiyacımız olduğu için emretmektedir. Dünyadaki bütün insanlar, Allah'ın bütün
emirlerini yerine getirseler, Allah'a bir şey kazandırmazlar. Yine dünyadaki bütün insanlar,
Allah'ın hiç bir emrini yerine getirmeseler, Allah'tan hiçbir şey eksiltmezler. Yani insanlar
Allah'ın emirlerini tutsalar da kendileri için, tutmazlarsa da kendileri için.
Ayrıca, Allahu Tealâ, insanları dünyaya imtihan için gönderdiğinden, imtihanı
kazandıracak ve kaybettirecek şartlan da bildirmiştir. İmtihanı kazandıracak şartlardan en
birincisi de namazdır. Allah Tealâ'nın bizim ibadetlerimize ihtiyacı yoktur. Bizim iyiliğimiz
için emretmiştir. Nasıl ki, bir doktor, hastaya iyi olması için bir ilaç yazar ve tekrar
zamanında kullanmasını ister. Buna karşı hastanın doktora: "Senin ne ihtiyacın var da
böyle ısrar edip duruyorsun?" demeye hakkı var mıdır? Yoktur, Çünkü ilaca ihtiyacı olan
doktor değil, hastadır.
Do'stlaringiz bilan baham: