Reşat Nuri Güntekin’in “Yeşil Gece” Romanında İnkılâp Kanonu
The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 53, Eylül 2017, s. 559-582
567
her türden erkek nüfüsunun idrak edemeyeceği engin bir öngörüye ve sağduyuya sahiptir. Gele-
ceğin eğitim anlayışının "laik mektep" olduğunu bu sağduyusuyla kavrayan Nazmiye Hanım,
geeleceğin aydın kimliğinde önemli bir yere sahiptir.
Yeşil Gece romanında ele alınan küçük olay öbeklerinden herbiri, yazarın vurgulamak
istediği bir tezi esas alır. Nazmiye Hanım'ın çocuklarının ölmesi, din adamlarının kendi maddi
çıkarları için çocukları nasıl bir araç olarak kullandıklarını; Somuncuoğlu Medresesindeki sofu-
ların halleri ise medrese eğitiminin ne kadar içi boş ve geri kalmış bir eğitim sistemi olduğunu;
Fransızca hocasının bir iftiraya kurban gitmesi, hurafelerin insanların gözünü nasıl bağlayabile-
ceğini ve din adamlarının kumpaslarla halkı kandırmalarını; Yunan istilası, din adamlarının
kendi menfaatleri için neler yapabileceklerini; Milli Mücadele'den sonra Hafız Eyüp gibi din
tüccarlarının nasıl kılık değiştirerek Cumhuriyet Türkiyesi'ne sızabileceklerini tez edinir.
Romanda görülen zaman diliminin Abdülhamit devrinden Milli Mücadeleye kadar gel-
diğini görürüz. Abdülhamit devri, saltanat ve hilafetin kaldırılmasının ne kadar isabetli olduğu-
nu vurgulamak için ele alınır. Saltanat üyelerine doğrudan hakaret içeren sözler sarf eden Ali
Şahin, söz konusu inkılâp hareketlerini de bu şekilde yüceltmiş olur. Milli Mücadele devri ve
Cumhuriyet'in ilanı evrelerinin de anlatıldığı romanda Milli Mücadele din adamlarının hainlik-
lerini ifade edebilmek için kullanılır.
Dönem romanlarında Milli Mücadele'nin simgesi olarak kullanılan "Ankara", bu ro-
manda da Ali Şahin'in bütün aksaklıkların çözümleneceği yer olarak sunduğu mekandır. Türki-
ye'ye döndüğünde mücadele ettiği yobazların Cumhuriyet Türkiyesi'ne sızdığını ve yine belli
köşeleri tuttuğunu fark eden Ali Şahin, mücadelesine devam edebilmek için Ankara'nın yolunu
tutar. Ankara, bütün doğruların birleştiği yerdir. Aksine mekan unsuru olarak karşımıza çıkan
İstanbul, kirlenmişliğin ve yobazlığın sembolüdür. Osmanlıyı, eskiyi, dini ve yobazlığı simge-
ler. Romanda olayların büyük bir bölümünün geçtiği Sarıova kasabası, kurgusal bir kasabadır.
Anadolu'nun bütün kasabalarını temsil eder. Sarıova'nın medrese, tekke ve türbelerle dolu ol-
ması, onun geri kalmışlığının bir remzi gibidir. Belediye reisi Deli Necip'in hayal ettiği Sarıova,
halihazırdaki kasaba değildir. Bu kasabanın medrese, tekke, türbe ve camilerden temizlenmesi
gerekir. Ancak o zaman inkılâpların tesisi sağlanabilir. Bunların yerlerini tiyatrolar, sinemalar
ve kütüphaneler almalıdır. Bu mekan unsurları da eski ile yeni mücadelesinin argümanları ola-
rak kullanılır.
Do'stlaringiz bilan baham: |