Yayla ve yaylacılığa ait uygulamalar sadece Türklere ait olmayıp hayvan üretimine
sahip olan Asya, Avrupa ve Afrika’daki toplumlarda da buna ait uygulamaları görmek
mümkündür. Özellikle bozkır medeniyeti çevresindeki toplumlarda yaylacılık faaliyetlerinin
birçok uygulamada benzerlik gösterdiğini görmekteyiz. Yaylacılık faaliyetleri aynı
zamanda doğanın ve iklimin tasarrufu ile sürdürülen bir uygulama olarak karşımıza
çıkmaktadır. Hareketler, zamanın kullanımı ve hukuki uygulamaların kaynağında
coğrafyanın ortaya çıkardığı şartlar etkili olmaktadır. Doğa insanların ve bu toprakların
Yaylak ve kışlak hayatı yaşayan bozkır Türkleri, barınakları olan yurtlarına halı,
kilim, sicim, keçe, kolan gibi çeşitli yaygıları yerleştirmişlerdir (Mandaloğlu, 2014: 64).
Bozkır Türklerinin ekonomilerinin hayvancılığa dayalı olması, yiyecek ve içeceklerin
hayvansal ürünlerden elde edilmesine neden olmuştur. Konar-göçer bozkır Türkleri yiyecek,
giyecek, barınak ve göç vasıtalarını kendileri temin ederler, buna karşılık yerleşik
komşularından hububat, baharat, pirinç, çay gibi şeyler alırlardı (Diyarbekirli, 1972: 33).
Göçerlerin hayatında atların belirleyici bir özelliğe sahip olduğunu bilmekteyiz; atlar bu
hayat tarzının şekillenmesinde ve sürdürülmesinde en önemli unsur olarak kabul
edilmektedir. Öztürk’ün aktardığına göre (2013: 85), Türklerde at ve atın kullanımı ile ilgili
en fazla ve isabetli çalışmayı Eberhard’ın yaptığını düşünmekteyiz. Ülkü Dergisi Ekim 1940
116
Uluslararası Yaylacılık ve Yayla Kültürü Sempozyumu, 26 - 28 Eylül 2019 - Giresun
International Symposium on Transhumance and Upland Settlement Culture, 26
th
- 28
th
of September 2019 – Giresun
Yetiştirme Hakkında Malumat” ve yine Ülkü Dergisi’nin, Mayıs 1940 sayısında yayınladığı
“Çin Kaynaklarına Göre Türkler ve Komşularında Spor” adlı makaleleri Türklerde atın ne
zaman kullanılmaya başlandığı konusunda değerli bilgiler içermektedir. Kaynaklarda at ile
birlikte anılan hayvan ise koyundur, Türk kültür coğrafyasında farklı koyun cinslerinin
olduğunu bilmekteyiz.
Türkler hayvanların etinden, sütünden, derisinden, yününden faydalanarak
ekonomilerine katkıda bulunmuşlar, ekonomilerinin gelişmesini sağlamışlardır. Etten
pastırma, sucuk gibi ürünler elde ederken, sütten yoğurt, peynir, çökelek, yağ gibi ürünleri
imal etmişlerdir. Hayvan besleyiciliği bozkırlarda hareketli bir yaşamı zorunlu kılmıştır
(Mandaloğlu, 2014: 90). Bozkır Türklerinin ekonomilerinde önemli bir yere sahip olan
hayvanlardan birisi de koyun olup, etinden, sütünden, derisinden, tezeğinden
faydalanılmaktadır. Bunun yanında iyi bakımlı koyunlar her yıl kuzu doğurduğundan aynı
zamanda zenginlik aracı kabul edilmektedir. Koyun, Türk iktisadi hayatının temelini
oluşturuyordu. Avrupa’da pek az koyun cinsi bulunduğu halde, Asya’da sayısız koyun
cinsinin olduğu bilinmektedir (Rasonyı, 1971: 51). Koyunu sadece et ve süt kaynağı olarak
düşünmemek gerekir. Koyun gıda temininin yanı sıra, çadır yapımı, giyim ve yakıt sağlama
gibi konularda ham madde elde edilebilen bir hayvandır. Hunlar ve diğer bozkır kavimleri
sadece yemek için milyonlarca hayvan beslemezler. Bu hayvanlardan, geri kalan
ihtiyaçlarının neredeyse tamamını karşılayabilirlerdi. Çok fazla sayıda hayvan
beslenmesinin en önemli sebebi budur. Hayvan sadece gıda kaynağı değildir. Bu noktada
da, farklı ihtiyaçlara cevap verebilen en önemli hayvan koyundur (Öztürk, 2013: 95).
Bozkır hayvancılığının at ile koyundan sonra en önemli üyesi sığırdır. Sığır besleyen
aileler koyun ya da başka bir hayvan beslemezler. Sığır koyundan çok daha fazla ota ve suya
ihtiyaç duyar. Bu nedenle sulu çayırlar bu hayvanlar için daha uygundur. Büyükbaş
hayvanlar aldıkları ot ve suyun karşılığını fazlasıyla verirler (Öztürk, 2013: 92). Hayvan
sürülerin idare eden çoban, hafife alınacak, küçümsenecek bir kimse değildir. Dolayısıyla,
büyük hayvan sürülerini idare eden ve onlardan ekonomik değeri olan ürünler elde edilen
kavimleri de medeniyetsiz, barbar olarak nitelemek, konunun derinliğini anlayamamaktan
ileri gelir. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki çobanlık, hayvan beslemekle aynı şey değildir
(Öztürk, 2013: 79).
Do'stlaringiz bilan baham: