Sb II Türkistanm, şimdiki Kazakistan bölümünün orta-
** ■ sında ve şimalbatısmda hâkim olan «Tura "Şıban-
lıları (Bek-Konçh oğulları) ndan «lbak Han», mangıt mirzalarından Musa Beğle birleşerek (1480 de) Edil kıyılarındaki son Altın Orda banlarını ezmiş ve bu yüzden ün almıştır.
Bu zat, Rus «kniaz» ma yazdığı mektubundan .anlaşıldığı üzere, Altın Ordadaki yüksek hâkimiyetin, Coçı Han neslinden «Tokay Te-
Hafız Tanış, Abdullahnavıe: a.'ıiT y vr- 71 a*
Yine orada vr. 79a.
8S) Piyale Paşanın Türkistana seferi hakkında bk. İbn Yûsuf el-Va’iz, -El-Fütûhât el-Murâdiyye, Atıf Efendi Kütüphanesinde bülıınan 1912 numaralı yegâne nüshası, vr. 229b: <âuu* jı /Uiy 4-? ^ /ui 4U Ut b& f
dV 125ıvj*l ö*; diIU* Jl y/j »Uy,-! o-* d' o^
Jı ‘/-».ö f j\ıf* Piyale Paşa Bakü
limanından kayıklara yüklediği askerle gidip bu Blngr Knar kalesini almış ve denizin şark sahiline geçmiştir. 231a da bu Osmanlı müellifi memleketi adına •övünerek şöyle diyor: /L^'b ö'jP v'A-1 UjUî ^ V -ö3; ui
3 ek «İ r'A*1»' Jı k'
mür» oğullarının değil, «Şıban» oğulları kolunun hakkı olduğunu iddiaı ediyordu. Umumiyetle Batı Sibirya ve Başkurdistanda kalan Özbek hanları pek an’aneci idiler. «İbak» ın kardeşi «Mamık» ise o vakit, Kırım hanları nüfuzunda olan Kazan’m işlerine de karışmıştı. Bunlardan Murtaza Han ve oğlu «Küçüm», Tura ülkesinin imar ve iskânı yolunda çalıştılar 84), Tobıl ve İrtiş havzalarında birçok yeni kaleler yapıldı. Bukhara ve Khıyva hanlarının ve bilhassa Abdullah Hanın bunlarla sıkı bağları vardı. Abdullah Han zamanında ticaret merkezleri ve ziraat müstamereleri yolunda çalışmak için Mâverâünnehrin medenî Türk ahalisinden birkaç yüz aile gönderildi; Khıyvadan «seyid» ve «hoca» 1ar getirildi. Bunlardan bilhassa «Şeyh Şerefeddin» (ki bu ad Turalılar lehçesinde «Şerebtin» diye söylenmiştir) pek tanınmıştır. Bugün yine Tobıl civarında yaşıyan bu Mâverâünnehir kolonistleri, oza- man Mâverâünnehrin payitahtı ekseriya «Bukhara» şehri olması dolayısıyla «Bukharalı» (Bukhârî) tesmiye edilmişlerdir S;’). «Bek Kundu» oğulları dediğimiz bu Özbek sultanları, kendilerine tâbi ülkelerde mühim medenî faaliyette bulunmuşlardır. Tâbileri olan beğlerden «Tây- buğa» oğulları İşim ve Tobıl havzalarında ve daha şimalde «Elif» (ya- yut «Ali Bey») Yurdunda 8G) kale ve kasabalara malik bulunuyorlardı. Altın Orda bozulup Şıban Oğulları buraya toplandıktan sonra, Özbek- Mangıt urukları şehir, kale ve köyler yaparak yerleştiler. Bu cihetten bıı ülke de kale ve siper mânasına «Tura» adını almıştır. Şehirlerinden payitaht olan «Esker», «Tümen», «İnrek», (yahut lgrek), «Sunak», «Çigi-Tura», (galiba Çigil-Tura), «Biçik-Tura», «Yavlı-Tura», «Sözge- Tura» «Kizıl-Tura», «Çubar-Tura», «Kızım-Tura», «Tarkhan-K^la»; Ak-Edil havzasında «Uba» (şimdi «Ufa»), ve şimdiki «Isterli-Tamak» yanındaki «Tura», kaleleri ve müteaddid «Şart» köyleri, ve ozaman bozkı darda İslâm manastırları işini gören «mesit» (mescit) 1er malûmdur. Başkurdüstanda çok eskiden görülen «Şart» köyleri, aslında Mâverâünnehir taraflarından gelen türk, tacik ve Khorezmli tüccarların 126 i
Do'stlaringiz bilan baham: |