İSra ve mirac değerli mü'minler!



Download 37,66 Kb.
Sana08.09.2017
Hajmi37,66 Kb.
#19554
İSRA VE MİRAC

Değerli mü'minler!

Biz, ömrümüzün yarısının geçtiği geceleri severiz. Kur`an`ın ifadesiyle Allah `ın varlığına, birliğine, ortağı olmadığına bir ayet, delil, şahit olan geceleri severiz, (İsra 12). Dinlenme yerimiz (Enam 96), gece ibadetimizin daha etkili (Müzzemmil 16), Mevla `mızla birlikte iken bize elbise olan  ve bizi bürüyen (Nebe 10) geceleri severiz.

Gecelerimizin adı Regaib gecesidir, Mirac gecesidir, Kadir gecesidir, Mevlit gecesidir, Bayram gecesidir.

Bütün geceler Allah `ın yarattığı geceler olması nedeniyle bizim için sevimli ve değerlidir. Ancak bazı geceler kendinde meydana gelen güzel olaylar nedeniyle diğer gecelerden özel ve güzel gecelerdir.

İşte bu gece de isra ve mirac gecesidir.

İsrâ, gece yürüyüşü demektir. Peygamberimizin, biraz sonra açıklayacağımız bu akıllara durgunluk veren mucizesi geceleyin olduğu için bu adı almıştır. Kur'an-ı Kerim bu olayı bu kelime ile ifade etmiştir.

Mi'rac ismi de yükseğe çıkmak manasına olan "uruc"tan alınmıştır ki merdiven, asansör demektir. Mi'rac ile ilgili hadislerde bu kelime kullanılarak "Yükseğe çıkarıldım" buyurulduğundan bu olaya "Mi'rac" denmiştir. İslâm dünyasında bu olay genelde bu kelime ile bilinmektedir.

Sözlük anlamları bu olan İsrâ ve Mi'rac, Peygamberimizin Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya götürülüşü, üstün makamlara yükselişi ve Allah'ın yüce katına kabul edilişi olayıdır.



Miracın Arka plânı: Hz. Peygamber (s.a.s.) 12 yıldan beri tevhidi tebliğ ediyor ve düşmanları da bu tebliği başarısızlığa uğratmak için ellerinden geleni yapıyorlardı. Fakat onların tüm çabalarına rağmen, İslâm Arabistan'ın her köşesine yayılmıştı ve onun davetinden etkilenmeyen kabile neredeyse yoktu. Mekke'de de gerçek müminler küçük bir toplum oluşturmuşlar ve İslâm'ı zafere ulaştırmak için her türlü tehlikeye karşı durmaya hazır bir hale gelmişlerdi.

Miraçtan önceki yıl Peygamberimiz için çok sıkıntılı başlamıştı. Önce yıllardır onu koruyan, her türlü saldırıya karşı himaye eden amcası Ebu Talip vefat etmişti. Hemen ardından da hayat arkadaşı, çocuklarının anası Hazreti Hatice vefat etmişti.

İki acı kayıp onu çok üzmüştü. Resulullah'ın iki dayanağını kaybettiğini gören Kureyş baskıları iyice artırmış, Mekke'de barınacak ortam kalmamıştı. Sıkıntı ve zorluğun zirve yaptığı bir anda, Efendimiz rahat bir nefes almak ve farklı insanlara tebliğde bulunmak için Taif'e hicret etmeye karar verdi. Taif'te de onu taşlayarak şehirden çıkardılar.

Efendimiz o zaman şu duayı yapar; "Allah'ım! Kuvvetsiz ve çaresiz kaldığım, halk nazarında hor ve hakir görüldüğümü arz ve şikâyet ederim.

Ey merhametlilerin en merhametlisi! Her kesin hor görüp dalına bindiği biçarelerin Rabbi sensin. Benim Rabbim sensin. Sen beni, kötü huylu yüzsüz bir düşman eline düşürmeyecek kadar bana merhametlisin.
Allah'ım! Senin gazabına uğramaktan, ilahi rızana uzak kalmaktan sana, senin o karanlıkları aydınlatan dünya ve ahiret işlerini yoluna koyan ilahi nuruna sığınırım."

Efendimiz bu niyazı ile Rabbine iltica etmişti.



Kıymetli Kardeşlerim!

Sahih hadislere göre Miraç hadisesi Hicret'ten on sekiz ay önce recep ayının yirmi yedinci gecesi meydana gelmiştir. Hadis ve diğer siyer kitaplarında çok sayıda (25) Sahabeden bu konunun ayrıntılarını anlatan rivayetler nakledilmektedir.

Buhârî ve Müslim'de yer alan rivâyetlere göre olay şöyle olmuştur:

Peygamberimiz Mekke'de, evinde iken veya Kâbe'de bulunduğu sırada Cebrâil aleyhi's-selâm bazı meleklerle birlikte gelerek Peygamberimizin göğsünü açmışlar, içini zemzem ile yıkadıktan sonra hikmet ve iman nuru doldurmuşlardır.

Daha sonra Cebrâil aleyhi's-selâm Peygamberimizi "Burak"a bindirerek birlikte Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya geldiler.

İsrâ sûresinde Mi'rac'ın bu bölümü ile ilgili şöyle buyurulmaktadır:


سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَى بِعَبْدِهِ لَيْلاً مِّنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الأَقْصَى الَّذِي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ آيَاتِنَا إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ

"Kulu Muhammed'i bir gece Mescid-i Haram'dan' kendisine bir kısım âyetlerimizi göstermek için çevresini mubarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya götüren Allah'ın şanı ne yücedir. ''Doğrusu O, işitir ve görür." İsra, 17/1

Burada Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa ve diğer bazı peygamberler tarafından karşılandı. Peygamberimiz burada Peygamberleri namaz kılıyor görmüş ve Peygamberlere namaz kıldırmıştır. Buhari, Bed'ü'l-Halk 6; Müslim, İman 264

Sonra Cebrâil aleyhi's-selâm ile beraber Peygamberimiz’in “ben ondan güzel bir şey görmedim. Ve o, odur ki, ölünüz can çekişme vaktinde gözlerini ona diker” dediği “mirac” ile göklere çıktılar. Dünya semasına gelip, 7 kat semanın her birinde Hz. Adem, Hz. Yahya ve Hz. İsa, Hz. Yusuf, Hz. İdris, Hz Harun, Hz. Musa Hz. İbrahim, (aleyhimüsselam) ile karşılaştılar.

Sonra "Sidretü'l-Müntehâ"ya vardılar. Buhari, Bed’ül- Halk, 6, Müslim, İman, 264

Bu yükselişinde Peygamberimiz’e azap çekenlerin halleri gösterildi. Çok dehşetli hallerdi. Yetimlerin mallarını zulmen yiyenlerin, koğucuların. İnsanlar arasında laf getirip götürülerin, fitne, fesat çıkarırların, İnsanların ırzlarına, namuslarına saldırırların, zina yapanların, Allah Teala'nın helal kıldığını bırakıp da harama yönelenlerin, zina eden ve çocuklarını öldüren kadınların, faiz yiyenlerin dehşetli halleri gösterildi. Tirmizi, Tefsir, 3346, Nesai, Salat, 1.

Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Mîrac gecesinde, bakır tırnakları olan bir kavme uğradım. Bunlarla yüzlerini (ve göğüslerini) tırmalıyorlardı."Ey Cebrâil! Bunlar da kim?" diye sordum:"Bunlar, dedi, insanların etlerini yiyenler ve ırzlarını (şereflerini) çiğneyenlerdir." Ebû Dâvud, Edeb 40.

Hadislerin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (s.a.s.) bu yolculuğunda cennet ve cehennemi, orada azap çeken insanları görmüştür. Buna yöneltilen itiraz da şöyledir: “Neden bazı insanlar kıyametten sonra kurulacak mahkemeden önce azap çekmekte veya mükafat görmektedirler?”

Bu olay zaten olağanüstü zamanüstü bir olaydır burada mantık aramak önce- sonra sorgulaması yapmak gereksizdir.

Değerli Müslümanlar!

İnsanları azaba müstehak eden bu kötü davranışların bir çoğundan Rabbimiz bizi İsra suresinde sakındırmaktadır.

Kur’an-ı Kerimde İsra Süresinde Yüce Rabbimiz bizlere şöyle buyurmaktadır.

-Allah ile birlikte başka bir tanrı edinme, yoksa kınanmış ve yalnızlığa itilmiş olarak kalırsın.

-Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma. Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir. Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın.

-Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da, sizi de biz rızıklandırırız. Onları öldürmek gerçekten büyük bir günahtır.

-Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur.

-Haklı bir sebep olmadıkça, Allah’ın, öldürülmesini haram kıldığı cana kıymayın.

-Rüştüne erişinceye kadar, yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın, verdiğiniz sözü de yerine getirin.

-Ölçtüğünüzde ölçmeyi tam yapın, doğru terazi ile tartın. Bu daha hayırlı, sonuç bakımından daha güzeldir.

-Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.

-Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla erişemezsin. İsra, 17/22-39

Tekrar Miraç yolculuğuna dönecek olursak; Yolculuğun "Sidretü'l-Müntehâ" dan ötesi tarif ve bayana sığmayan bir âlemdi. Buraya kadar Peygamberimize arkadaşlık ve kılavuzluk eden Cebrâil aleyhi's-selam burada kaldı ve: "Bir parmak ucu kadar öteye yaklaşmış olsaydım yanardım" dedi.

Bundan sonra Peygamberimiz: "Refref" ile yükselip Allah'ın divanına yaklaştı. Kendi başına kab-ı kavseynde Allah’ın cemalinin nuruyla müşerref oldu. Merhum Süleyman Çelebi mevlidinde şu beyitleriyle ne kadar güzel bir şekilde tasvir etmiştir:

Söyleşirken Cebrail ile kelam,

Geldi Refref önüne virdi selam,

Aldı ol şah-ı cihanı ol zaman,

Sidre’ den götürdü ve gitti heman,

Mirac'ın bundan sonra ki esrar dolu ulvî sahneleri ise Necm sûresinde şöyle ifade edilmektedir.

وَالنَّجْمِ إِذَا هَوَﻰ 1 مَا ضَلَّ صَاحِبُكُمْ وَمَا غَوَى. 2 وَمَا يَنطِقُ عَنِ الْهَوَى.3 إِنْ هُوَ إِﻻ وَحْيٌ يُوحَى . 4 عَلَّمَهُ شَدِيدُ الْقُوَى.5 ذُو مِرَّةٍ فَاسْتَوَى.6 وَهُوَ بِاﻷُفُقِ الْأَعْلَى.7 ثُمَّ دَنَا فَتَدَلَّى.8 فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ أَوْ أَدْنَى.9 فَأَوْحَى إِلَى عَبْدِهِ مَا أَوْحَى.10 مَا كَذَبَ الْفُؤَادُ مَا رَأَى. 11 أَفَتُمَارُونَهُ عَلَى مَا يَرَى.12وَلَقَدْ رَآهُ نَزْلَةً أُخْرَى.13 عِندَ سِدْرَةِ الْمُنْتَهَى.14 عِندَهَا جَنَّةُ الْمَأْوَى.15 إِذْ يَغْشَى السِّدْرَةَ مَا يَغْشَى.16 مَا زَاغَ الْبَصَرُ وَمَا طَغَى.17 لَقَدْ رَأَى مِنْ آيَاتِ رَبِّهِ الْكُبْرَى


1,2..Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız (Muhammed haktan) sapmadı ve azmadı.

3..O, nefis arzusu ile konuşmaz.
4..(Size okuduğu) Kur'an ancak kendisine bildirilen bir vahiydir. space

5,6,7..(Kur’an’ı) ona, üstün güçlere sahip, muhteşem görünümlü (Cebrail) öğretti. O, en yüksek ufukta bulunuyorken (aslî sûretine girip) doğruldu. space

8..Sonra (ona) yaklaştı derken sarkıp daha da yakın oldu.

9..(Peygambere olan mesafesi) iki yay aralığı kadar, yahut daha az oldu. space

10..Böylece Allah kuluna vahyedeceğini vahyetti.

11..Kalp, (gözün) gördüğünü yalanlamadı. space

12..(Şimdi siz) gördüğü şey hakkında onunla tartışıyor musunuz?

13..Andolsun ki, o, Cebrail’i bir başka inişte daha (aslî suretiyle) görmüştü.

14..Sidretü’l Müntehâ’nın yanında.

15..Me’va cenneti onun (Sidre’nin) yanındadır. space

16..O zaman Sidre’yi kaplayan kaplamıştı.

17..Göz gördüğünden şaşmadı ve (onu) aşmadı.space

18..Andolsun, o, Rabbinin en büyük alametlerinden bir kısmını gördü. (Necm 53/ 1-18. )

Âyet-i Kerîme'lerde Peygamberimize bir şeyler vahyedildiği bildiriliyor, ancak neyin vahyedildiği açıklanmıyor.

Müslim'in Sahih'inde bir rivayrtte deniliyor ki: "Miraçta Rasûlullah (s.a.s.)'a üç şey verildi, beş vakit namaz, Bakara Sûresi'nin sonu, ümmetinden şirke düşmeyenlerin büyük günahlarının mağfiret edildiği haberi" Müslim, Îman, 279; Nesâî, Salât, 1,7.

Bu verilenlerden Bakara süresinin son iki ayetinde iman esasları ve nasıl iman edeceğimizin sırrı açılanmakla beraber inananlara kaldırılamayacak zorlukların yüklenmeyeceği beyan edilmektedir. Ayrıca müminler için dualar öğretilmektedir.

Mekke döneminde müşriklerin inananlara karşı şiddetlerini artırdığı bir dönemde gelen bütün bu müjdeler hem Peygamberimize hem de inananlara destek olmuştur. Bu sebeple Miraç hadisesi ve miraç hadisesinde verilenler sadece dün değil bu gün de inanalar için bir umuttur. 

Miraç hadisesi Efendimizin şahsında vuku bulmuş bir mucizedir. O’nun ümmeti olarak Miraçta kendisine verilenlere tabi olmakla bizler de kendi miracımızı gerçekleştirebiliriz. Namaz günde beş vakit Yüce Rabbimizle buluşma vaktimizdir. Secde anı Rabbimize en yakın olduğumuz andır.



Evet, değerli mü'minler, Peygamberimiz bu hediyelerle beraber bu mübarek yolculuğu tamamlayarak aynı gece evine dönmüştür.

Peygamberimiz evine döner dönmez gece olup bitenleri ailesine ve arkadaşlarına anlatmıştır. Her söylediğinin gerçek olduğunda şüphe olmayan Peygamberimize ailesi ve arkadaşları inanmıştı. Mekke'lilerin bazıları olayı duyar duymaz şaşkına dönmüşler; bir gecede bu kadar yer hiç gezilir mi demişlerdi.

Günümüzde bile bazı kimselerin bu olayı imkansızmış gibi görmeleri çok gariptir. İnsanın sınırlı -hem de çok sınırlı- güçleri ile Ay’a ulaşmayı başardığı bir zamanda, Allah'ın sonsuz ve sınırsız gücü ve kudreti ile Rasûlüne (s.a.s.) kısa bir zaman içinde bu yolculuğu yaptırabileceğini inkâr etmek çok saçmadır.

Müşrikler hemen Ebû Bekir (r.a.)'e koştular. Senin arkadaşın, bu gece Kudüs'e gidip geldiğini söylüyor. Buna ne diyeceksin? dediler


Ebû Bekir; bunları O mu söyledi?

— "Eğer o, bunu söylediyse şüphesiz doğrudur" dedi. Onlar:

— "Onu bu konuda da mı tasdik ediyorsun?" dediler. O da:

— "Ben onu bundan daha ötesinde tasdik ediyorum, sabah akşam gökten getirdiği haberleri yani peygamberliğini tasdik ediyorum" dedi. Bunun üzerine kendisine Sıddîk ünvanı verildi.

Müşrikler, Peygamberimizin daha önce Mescid-i Aksâ'ya gitmediğini biliyorlardı. Onun için kendisine Mescid-i Aksâ ile ilgili sorular sordular. Peygamberimiz çok bunaldı. Çünkü bir an uğrayıp geçtiği bir yer hakkında ne kadar bilgisi olabilirdi.

Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:"Kureyş beni tekzib ettiği vakit, Hıcr'da doğruldum. Allah Teala hazretleri Beytu'l-Makdis'i bana tecelli ettirdi. Ben onlara onun alâmetlerini birer birer haber vermeye başladım. Ben Beytu'l-Makdis'e bakıyor hem de haber veriyordum." Buharî, Tefsir, İsra 3, Müslim, İman 276.

Olayın gerçek olup olmadığını araştırmak isteyenler bununla da yetinmeyip Mekke'ye gelmekte olan bir kervana ilişkin sorular sorarak Hz. Peygamber (s.a.s.)'i sınadılar.

"Haydi bakalım bizim kervandan haber ver, o bizce daha önemlidir, onlardan bir şeyle karşılaştın mı?" dediler. Efendimiz:

— "Evet, falancanın kervanlarıyla karşılaştım, Revhâ'da idi. Bir deve kaybetmişler onu arıyorlardı. Yüklerinde bir su kadehi vardı. Susadım onu alıp su içtim ve yine eskiden olduğu gibi yerine koydum. Geldiklerinde sorun bakalım kadehte suyu bulmuşlar mı?" buyurdu.

Sonra sayılarını, yüklerini ve görünüşlerini sordular. Bu defa da kervan olduğu gibi Hz. Peygambere gösterildi ve sorduklarının hepsine cevap verdi ve buyurdu ki:

"İçlerinde falan ve falan önde, boz renkte bir deve üzerinde dikilmiş iki harar olduğu halde falan gün güneşin doğması ile beraber gelirler." Bunun üzerine kervanın geleceği gün hızla Seniyye'ye doğru çıktılar. Güneş ne zaman doğacak da onu yalancı çıkaracağız diye bakıyorlardı. Derken içlerinden birisi:

— "Güneş doğdu!" diye haykırdı. Diğer birisi de:

— "İşte kervan geliyor, önünde boz bir deve ve içlerinde falan ve falan da var, tıpkı (Hz. Muhammed'in) dediği gibi" dedi. Böyle olduğu halde yine iman etmediler de: "Bu apaçık bir büyüdür." dediler. (Buhârî, Salât, 1, Menâkıb, 24, 41; Müslim, Îman, 75, 259, 263;

Değerli Mü’minler!

İsra ve Miraç olayının olduğu Kur’an ve hadislerle sabittir. Nasıl oldu? Peygamberimiz uykusunda mı uyanıkken mi gitti? Ruhen mi bedenen mi gitti? Orada gördükleri gerçek mi sembolik mi rüya mı? Orada Allah’ı gördü mü görmedi mi? Gördüyse nasıl gördü? Gibi tartışmalara girmeden İsra ve Miracın bir mucize olduğunu hatırlayıp nasıl olmuşsa o şekilde inanıyoruz demeliyiz.

Bizim Peygamberimiz’e olan imanımız sonuçta bu olaya bağlı değildir. Ahirete, cennete, cehenneme, cezaya, mükafata, meleklere, önceki peygamberlere biz zaten iman ediyoruz. Mucize inanmayanlar içindir.

Biz miraçtan ne gibi dersler çıkarabiliriz ona bakmalıyız. Biz bu olayın gerçekleştiği, bize gözümüzün nuru namazın farz kılındığı bu mübarek gecenin sene-i devriyesini nasıl değerlendirebiliriz onun derdine düşmeliyiz.


Kardeşlerim!

-Miraçla Yahudi ve Hıristiyanlar için kutsal sayılan Kudüs ve Mescid-i Aksa Müslümanlar için de kutsal bir mekan haline gelmiştir.

-Miraç olayının hikmetlerinden birini bizzat Cenab-ı Hak şu ayeti ile ortaya koymuştur.

“..O’na (Hz. Muhammed (s.a.s.)’e) ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye..” İsra, 1.

Buna göre bu muhteşem olayın hikmet ve sebeplerinden birisi, Yüce Allah’ın, kendisinin kudretine delalet eden pek çok ayet, delil ve harikaları Sevgili Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa’ya göstermek istemesidir. Nitekim Peygamber Efendimiz o gece Rabbi’nin en büyük ayetlerinden bir kısmını görmüştür.

-Mirac Peygamberimiz’e bir iltifattır; Peygamberimiz insanlık adına Alemlerin Rabbi'yle buluştu. O Allah'ın huzurunda iken bizim elçimizdi, miraçtan döndüğünde de içimizde Allah'ın elçisiydi.

Mirac gecesinde Peygamber Efendimiz, Cebrail’in dahi ulaşmaya izinli olmadığı ilahi yakınlığa ermiş, pek çok tecellilere mazhar olmuş, iman rükunlarının hakikatlerini gözü ile görmüş, melekleri, cenneti, cehennemi, ahireti ve en önemlisi mekandan münezzeh olan Cenab-i Zül Celal Hazretlerinin sohbeti ve Cemali ile müşerref olmuştur. İşte bu şeref O’ndan başka hiç kimseye nasip olmamıştır ve olmayacaktır da. Böyle bir Peygamberin ümmeti olduğumuz için ne kadar hamd ve iftihar etsek azdır.

Aslında "Cenâb-ı Hak Name=713; HotwordStyle=BookDefault; dir, herşeye herşeyden daha yakındır, cisimden, mekândan münezzehtir. Fakat rabbimiz habibini bu şekilde yanına almakla O’na iltifat ediyor, O’nun mertebesinin, katındaki yerinin ne derece üstün olduğunu gösteriyor.

-Mirac imtihandır; Allah Teâla’nın mü’minleri sınamasıdır: Sıddıkler bu imtihanda belli olacaktır. Küçük bir şüphe halinde imanları sarsılacak mı yoksa tam bir teslimiyet mi göstereceklerin denemesidir.

Kafirler için de mazeretleri ortadan kaldıran bir mucizedir. Böyle bir olaya şahit olupta hala inanmamakta inat etmenin bir mazeretinin olamayacağını ortaya koyan bir hadisedir.

-Miraç namazdır; Kulların mirac eylemesi ancak namaz ile mümkün olabilirin göstergesidir. Namazla insan dünyadan, ukbaya açılabilir. Süfli duygulardan arınarak ulvî duygulara çıkabilir. Bu yüzden ümmetin miracı namaz olmuştur. Bundan dolayı namaz miraç esnasında farz kılınmıştır. Zira namaz da bir yükseliştir. Namaz dinin direğidir. Namaz, günahlardan arınmadır. Namaz dereceleri yükselten bir ibadettir. Namaz huzura kabüldür. Namaz Allah ve Rasülünün zimmetine girmektir. Namaz Allah’ı hatırlamak, dolayısıyla da kendimizi Allah’a hatırlatmaktır. Namaz Allah’a en yakın olunan anı yaşamaktır.

Miraç gecesi ruhumuzu miraca erdirme gecesidir. Mü'minin Mi'rac'ı sayılan namazın farz kılındığı bu mübarek gecede yüce yaratıcıya yönelmeli, O'ndan af ve bağış dilemeliyiz.



-Miraç bir hedeftir; Peygamberimiz miraçta bütün iman esaslarını; melekleri, ahireti, Cenneti ve Allah'ın cemalini, güzelliğini gözleriyle gördü ve geldi bize haber verdi. Bizim de bu nimetlere ulaşabileceğimizi gösterdi.

-Ayrıca Miraç kandili önemini Peygamberimizden ve O’nun bu gece yaşadığı eşsiz hadiseden aldığına göre, bu münasebetiyle Peygamberimize karşı olan görevlerimizi bir kez daha hatırlamak yerinde olacaktır. O’na imanımızı, itaatımızı, sevgimizi… O’nun ümmeti olduğumuzu hatırlamak…


BİLAL GÜNDÜZ

VAİZ
Download 37,66 Kb.

Do'stlaringiz bilan baham:




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©hozir.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling

kiriting | ro'yxatdan o'tish
    Bosh sahifa
юртда тантана
Боғда битган
Бугун юртда
Эшитганлар жилманглар
Эшитмадим деманглар
битган бодомлар
Yangiariq tumani
qitish marakazi
Raqamli texnologiyalar
ilishida muhokamadan
tasdiqqa tavsiya
tavsiya etilgan
iqtisodiyot kafedrasi
steiermarkischen landesregierung
asarlaringizni yuboring
o'zingizning asarlaringizni
Iltimos faqat
faqat o'zingizning
steierm rkischen
landesregierung fachabteilung
rkischen landesregierung
hamshira loyihasi
loyihasi mavsum
faolyatining oqibatlari
asosiy adabiyotlar
fakulteti ahborot
ahborot havfsizligi
havfsizligi kafedrasi
fanidan bo’yicha
fakulteti iqtisodiyot
boshqaruv fakulteti
chiqarishda boshqaruv
ishlab chiqarishda
iqtisodiyot fakultet
multiservis tarmoqlari
fanidan asosiy
Uzbek fanidan
mavzulari potok
asosidagi multiservis
'aliyyil a'ziym
billahil 'aliyyil
illaa billahil
quvvata illaa
falah' deganida
Kompyuter savodxonligi
bo’yicha mustaqil
'alal falah'
Hayya 'alal
'alas soloh
Hayya 'alas
mavsum boyicha


yuklab olish