Mirza Kerim’in evinin dış avlusunda erkekler, iç avluda ise kadınlar toplanmışlar, soğuk ve sıcak yemekler, yoğurt aşı ve benzeri şeyleri atıştırıyorlardı. (GG. s.58)
Holva adlı tatlı iki kültürde de mevcuttur, ama görünüş ve tad acısından farklılık gösterir. Nisholda ise sadece Özbek mutfak kültürüne ait tatlı türüdür. Bu sözcük hedef dile yoğurt aşı diye aktarılmış. Ama Türkiye Türkçesinde yoğurt aşı bambaşka anlamı ifade eder. Bu nedenle tercüman her iki sözcüğü dipnot şeklinde altta açıklama yapması uygun olurdu.
Aşağıda verilecek örnekler Özbek milli kıyafetlerine aittir.
“Tanchaning ikki biqinida ikki xotin: bulardan bittasi – ichidan atlas ko’ylak, ustidan odmi xon atlas tuppi kiygan, boshig’a oq dakanani xom tashlagan, o’ttuz besh yoshlar chamaliq go’zal, xush bichim bir xotin” (ÖK. s.39)
Tencenin iki yanında ise iki hatın duruyor. Birisi atlas gömlek üzerinden sincap kürklü yelek giymiş, başına beyaz türbanını yan bağlamış otuzbeş yaşlarında güzel yüzlü şuh bir kadın. (GG. s.37)
Çevirmen tancha sözcüğü için transliteratsiya yani harf çevirisi yöntemini kullanmış. Harf çevirisi yönteminden yararlanmanın nedeni, kaynak metindeki kültür ögesinin, hedef dilde bulunmamasıdır. Ama, Türkiye Türkçesindeki sedir sözcüğü kaynak metindeki tancha sözcüğünün anlamını karşılayabilirdi.
İkinci cümledeki Özbek milli kumaşı sayılan atlas çevirilmemiş, ama herhangi bir açıklama da yapılmamış. Dakana ise türban olarak erek metne aktarılmış. Dakana – genelde yaşlı ve orta yaşlı kadınların başlarına örttüğü gazlı bezdir. Günümüzde türban denildiği zaman göz önümüze ince kumaştan, genellikle ipekten yapılmış desenli, başı sıkıca kavrayan özel bir tür kadın başörtüsü gelir. Türban genellikle saçın görünmesini engelleyecek şekilde takılan pamuklu kumaştan bir bonenin üzerinden bağlanır. Göründüğü üzere dakananın türban şeklinde hedef dile aktarılması, kaynak metindeki anlamı karşılayamamıştır.
Dahliz oʻn bir yogʻochlik katta munaqqash uydan iborat bo’lib, taxmonida atlas va adrasdan ko’rpa va koʻrpachalar uyilgan. (MÇ.s.173).
Koridor on bir ağaç büyüklüğünde süslemeli bir evden ibaret olup duvardaki girintisine atlas ve ipekten yorgan ile minderler yerleştirilmiş. (MA. s.136)
Özbek milli kumaşı sayılan adrasın kumaşı genellikle ipekten olur. Ama aktarma esnasında adrası ipek diye erek dile aktarmak, okuyucunun adras algısını değiştirir. Bu durumlarda atlas ve adrası açıklama veya altyazı (dipnot) şeklinde tercüme etmek uygun olur.
To’nlar muborak bo’lsin.
Sizga kuyav o’g’il muborak bo’lsin. (ÖK. s.67)
Güle güle giyinin çapanları.
Allah mübarek etsin. (GG. s.64)
Çapan
Ceket. 2. Engelli, tehlikeli. 3. Düğün yemeği yapan aşçı. 4. Alkış, el çırpma.
To’n
önü açık, pamuklu veya pamuksuz, uzun giysi.
Göründüğü üzere to’n sözcüğünün çapan diye aktarılması yanlıştır. Bu gibi sözcüklerin açıklama veya dipnot şeklinde aktarılması uygundur.
Aşağıda verilecek örnekler Özbek mutfak kültürü ile ilgilidir.
Hasanali palovga urmash uchın tashqarig’a chiqdi. (ÖK. s.13)
Hasanali pilava bakmak için dışarı çıktı. (GG. s.12)
Ortaya iki Çin tepsisinde pilav konulup Güişen ile yedi kız yemeğe oturdular. (MÇ. s.152)
O’rtag’a ikki xitoy laganda palov qo’yilib, Gulshan bilan yetti qiz oshqa olturdular. (MA. s192)
Bilindiği üzere Özbek ve Türk pilavi birbirinden farklıdır. Özbek pilavı içinde havuç ve kuş üzümü de barındıran, turuncu renkli, genellikle kuzu etinden yapılan pilav türüdür. Türklerde ise pilav sadece pirinçten, bulgurdan ya da kuskustan yapılır. Ama tercüman Özbek pilavını sadece pilav diye aktararak yetinmiş. İkinci mesele lagan sözcüğünün tepsi diye aktarılması. Tepsinin Özbek Türkçesinde birebir tercümesi mevcuttur – patnis. Lagan ise Özbeklerin milli tabağıdır. Milli denildiğinin nedeni de tabakta nakışlar ve milli desenlerin bulunmasıdır.
Mantimi somsami ishqilib, og’izga yoqadig’anroq taom bo’lsa kifoya. (MÇ. s.210)
Mantı mı samsa mı (börek), ne olursa olsun artık…Damağımızda hoş bir lezzet bırakcak yemek olsun da. (MA. s.168)
Özbek mantısı kusbası et, bol miktarda soğan ve özel özbek baharatıyla yapılan hamurlu yiyecektir. Mantılar, Türk mantısı gibi küçük değil tam tersine mandalinadan biraz daha büyük boyutta olur. Türk mantısı Özbeklerin çuçvara adlı yemeğine denk gelir. Tercüman tarafından Özbek mantısının sadece mantı diyerek hiçbir açıklama yapılmadan aktarılması, ortada yanlış anlaşılmayı meydana getirmiştir.
SONUÇ
Çeviri bir dildeki içeriği doğru anlayıp, başka bir dilde farklı düşünme, bu düşünceleri farklı kültürde yeniden anlamlandırma işlemidir. Yazılı her metnin temelinde o dil olmasına rağmen, bir çevirmen için metni çözümleme sorunları dilden daha fazlasını kapsar. Bunlar arasında kültürel unsurları çözümlemek, anlamak, yorumlamak ve çevirmek en önemlilerindendir. Metinlerin çevirisi bir kültürün bir başka kültüre açılmasına, birbirleriyle karşılaştıklarında benzerlikleri ve farklılıklarını kıyasladıkları bir alışveriş ve dönüşüm yoluna girmesine olanak sağlar. Kültürel buluşmalar bu açından değerlendirildiğinde dilleri ve kültürleri zenginleştirir.
Çeviri eyleminin erek kültürün ve o kültürdeki çeşitli grupların beklentilerine ve isteklerine yanıt verecek şekilde yerine getirilebilmesi adına kullanılan bazı çeviri yöntemleri bulunmaktadır. Çeviriye başlamadan önce çevirmenin hangi çeviri yöntemini kullanacağına karar vermesi gerekmektedir. Çevirmenin seçeceği yöntem, çeviri sürecini nasıl yürüteceğine ve metnin bütününü hangi bakış açısıyla ele alacağını ortaya koyacaktır. Ancak günümüzde, yaşanan tüm bu değişimlerin ve uygulanması gereken yöntemlerin tam olarak idrak edilemediği, çevirmenler tarafından genel olarak dikkate alınmadığı görülmektedir. Ne yazık ki kültür odaklı yaklaşımlar göz ardı edilmekte, çeviriler daha çok kaynak kültüre bağlı kalarak veya sözcüğü sözcüğüne yapılmaya devam etmektedir.
Do'stlaringiz bilan baham: |