S h a n t a r a m



Download 7,58 Mb.
Pdf ko'rish
bet79/190
Sana22.07.2022
Hajmi7,58 Mb.
#838043
1   ...   75   76   77   78   79   80   81   82   ...   190
Bog'liq
Dağ gölgesi

Bir kaçakçı
aslında kendini kaçırır. Yanındakiler için bahanesi.
Buluşma noktasına vardığı­
mızda, bahanem bana kalp krizi geçirtmek üzereydi.
“Geldik,” dedi bağlantım.
“Çok şükür. Siz hiç motosiklet diye bir alet duymadınız mı?”
“Kusura bakma, dostum,” dedi gülümseyerek. “Ama vaktinde yetişmemiz 
lazımdı.”
Etrafıma bakındım. Ne gelen vardı ne giden. “Vaktinde geldiğimizden 
emin misin?” diye sordum.
“Silahın var mı?”
“Elbette.”
“Çıkar.”
Tabancayı paketinden çıkarıp doldurdum. Bağlantım minicik tabancayı 
gördüğünde hayretle suratıma baktı.
“Aman diyeyim. Mavi hijablı, etine dolgun bir kadına rastlarsan...” 
“Biliyorum. Ona bu tabancayı göstermeyeceğim.”
Sırıttı. “Vay canına. Tehlikeyi seviyorsun, dostum.”
“Mavi Hijab denen bu kadın epey gözünüzü korkutmuş anlaşılan.”
“Yok ya. Aslında iyi kadındır. Ama yine de bu tabancayı görmesin.”
Tekrar saatine ve sonra yolu yutan karanlığa doğru baktı.
“Buradan güneye gideceksin,” dedi. “Bu yol Trincomalee’ye gidiyor. 
Mümkün olduğunca ormandan çıkma. Castlereagh Otel’de mola vereceksin. 
Sana orada iki haftalık oda tuttular. Dinlen ve haber bekle.”
“Sen gidiyor musun?”
“Evet. Bir daha görüşmeyeceğiz.”
Kendi kendine bir şeyler mırıldandı.
“Efendim?” dedim.
“Bir inci için elmasımızdan vazgeçiyoruz,” dedi.
Devam etmesini bekledim.
“Biz Tamiller burada olmamalıyız aslında. Bir inci için, elmasımızı, vata­
nımızı geride bıraktık. Hindistan’ı. Ne yaparsak yapalım ya da kaçımız ölürse 
ölsün, buna asla değmeyecek. Değerli bir elması bir inci tanesine değiştik.”


“Neden hâlâ savaşıyorsunuz?”
“Tamiller’i tanımıyorsun anlaşılan. Sus! Duydun mu?”
Karanlığı dinledik. Küçük bir hayvan ağaçların kıyısından ormana daldı ve 
yine derin bir sessizliğe gömüldük.
“Ben, beni eğiten ordu için savaşıyorum,” dedi usulca. Gözlerini yolun ku­
zeyine dikmişti.
“Hint ordusu mu?”
O sırada Sri Lanka’daki en güçlü ordu Hindistan Barış Gücü ydü.
“Gizli Servis,” dedi. “Hepimizi onlar eğitti. Bize bombaları, silahlan ve sa­
vaş taktiklerini öğrettiler.”
Hint Gizli Servisi bölgede korkulan bir güçtü. Ajanları son derece iyi eği­
timli ve hedef odaklıydı. Her devirde lazım olmalarının verdiği ayrıcalıkla iste­
dikleri gibi at koşturabiliyorlardı.
Hintli ajanlar mafya da dâhil olmak üzere pek çok kaynaktan haber top­
lardı. Bombay’daki bütün mafya şirketlerinin Gizli Servis’le bağlantısı vardı ve 
onlarla savaşılmayacağım da iyi bilirlerdi.
“Şimdi bize savaş açtılar,” dedi bağlantım derin bir iç çekerek. “Elmas inciyi 
ezmeye çalışıyor.”
O sırada bir ses duyduk. Boğuk bir homurtu. Saniyeler sonra, bir kamyon 
motorunun kolayca ayırt edilebilecek uğultusu gecenin sessizliğini yırttı.
Tepeden inen yük kamyonuna baktım.
“Bizimki mi?”
Adamı sırıttı. “Evet.”
Yolun kenarına yürüdük ve bağlantım küçük el fenerini yakıp salladı. 
Kamyon yanımızda homurdanarak durdu.
Yaklaştığımızda arkasında farları yanmayan bir cip olduğunu fark ettim.
Bağlantım beni ona götürdü. Kamyonun arkasına baktığımda pamuk bal­
yalarının arasında oturan on beş kadar insanı gördüm.
“Sen cipte yolculuk edeceksin,” dedi bağlantım. “Unutma, gazetecisin. Yerli 
halkla birlikte bir kamyon kasasına sıkışamazdın, değil mi?”
Sahte adım James Davis’ti. Kanada vatandaşıydım ve Reuters’de çalışıyor­
dum. Pasaportum kusursuzdu. Kendi ellerimle yapmıştım.
Bağlantımla birbirimizi bir daha görmeyeceğimizi ve içimizden birinin 
muhtemelen bir yıl içinde öleceğini bilerek el sıkıştık.
Bana yaklaştı.
“Unutma, Castlereagh,” dedi. “Fazla dikkat çekme. Seninle kırk sekiz saat 
içinde bağlantıya geçecekler. İyi şanslar. Maa Durga yardımcın olsun, yoldaş.”


“Senin de.”
Kamyon kasasına tırmandı ve kendini bir balyanın üzerine attı. 
Gülümseyerek el salladı bana.
Bu sahne bir an bana Katil Motorların çuval tahtını anımsattı. Ama bu 
insanlar kiralık katiller değil, bir savaşın hayaletleriydi yalnızca.
Cipin yolcu koltuğuna oturduğumda şoförle ve arkadaki iki genç adamla 
el sıkıştım.
Kamyon hareket etti ve cip de onu izledi. Bağlantımın yüzü gölgelerin ara­
sında bir görünüp bir kayboluyordu. Gözleri hâlâ bendeydi.
Benim gibi suç dünyasından tiksinen suçlular, çoğu zaman, diğerlerinin 
neden suç işlediğini sorgular.
Bunun en önemli sebeplerinden biri, kestirmeden gitmenin daha kolay gel­
mesidir. Ama sonra o yol, tutkularının altında ezilip paramparça olur. Ve en 
önemsiz sebeplerinden biri de, canın ve özgürlüğün tehlikedeyse, tanıştığın 
insanların genellikle istisnai karakterler olmasıdır. Başka hayatlarda belki de 
birer sanayi devi ya da bir ordunun komutanı olabilecek karakterler.
Bir ormanda kaçarken dostun olurlar çünkü bir dost senin yanında ölmeye 
hazırdır. Ama çevreniz polisler, askerler ya da kanun kaçaklarından oluşmuyor­
sa, sizi tanımadan yanı başınızda ölmeye hazır insanları bulmak zordur.
Kamyon bir yan yola saptığında, bağlantımın yüzü son kez gölgelerle kap­
landı ve bir daha onu ne gördüm ne de bir haberini aldım.
Yirmi dakika sonra, cip yol kenarındaki bir düzlüğün kıyısında durdu.
“Pasaportunla belgelerini hazırla. Birkaç kontrol noktasından geçeceğiz. 
Burası genellikle sakin olur. Yine de tedbiri elden bırakmayalım. Şunu giy.”
Bana göğsünde BASIN yazan lacivert bir yelek uzattı. Şoförle arkadakiler de 
benzer yelekler giydi. Şoför arabanın ön camına bir basın çıkartması yapıştırdı.
Tekrar hareket ettiğimizde tek tük kulübelere rastlamaya başladık. Sonra 
ilk büyük evleri gördük. Ufukta, bir orman yangınının parlak ışığını andıran 
kızıllık on kilometre ötedeki şehirdi.
Üç kontrol noktasından geçtik. Hepsi de boştu. Şehrin tamamını gören 
Orr’s Tepesi’nden aşağı indik ve bir saat mesafedeki Castlereagh Otel’e doğru 
ilerledik.
“Şanslısın,” dedi şoför cipi otelin önünde durdurduğunda. “Bu gece bir 
Bollywood yıldızı Hint birliklerine moral eğlencesi düzenliyor. Herkes orada 
olacak. Kimse sana dikkat etmez.”
“Yardımınız için teşekkürler.”
Gülümsedi. “Rica ederiz. İsa yardımcın olsun, yoldaş.”


“Senin de.”
Cip geri geri gitti ve tekrar yola çıkıp hızla uzaklaştı. Yerel bağlantılarımın 
biri Müslüman, diğeri Hindu, sonuncusu Hristiyan’dı ve hepsi de bana 

Download 7,58 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   75   76   77   78   79   80   81   82   ...   190




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©hozir.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling

kiriting | ro'yxatdan o'tish
    Bosh sahifa
юртда тантана
Боғда битган
Бугун юртда
Эшитганлар жилманглар
Эшитмадим деманглар
битган бодомлар
Yangiariq tumani
qitish marakazi
Raqamli texnologiyalar
ilishida muhokamadan
tasdiqqa tavsiya
tavsiya etilgan
iqtisodiyot kafedrasi
steiermarkischen landesregierung
asarlaringizni yuboring
o'zingizning asarlaringizni
Iltimos faqat
faqat o'zingizning
steierm rkischen
landesregierung fachabteilung
rkischen landesregierung
hamshira loyihasi
loyihasi mavsum
faolyatining oqibatlari
asosiy adabiyotlar
fakulteti ahborot
ahborot havfsizligi
havfsizligi kafedrasi
fanidan bo’yicha
fakulteti iqtisodiyot
boshqaruv fakulteti
chiqarishda boshqaruv
ishlab chiqarishda
iqtisodiyot fakultet
multiservis tarmoqlari
fanidan asosiy
Uzbek fanidan
mavzulari potok
asosidagi multiservis
'aliyyil a'ziym
billahil 'aliyyil
illaa billahil
quvvata illaa
falah' deganida
Kompyuter savodxonligi
bo’yicha mustaqil
'alal falah'
Hayya 'alal
'alas soloh
Hayya 'alas
mavsum boyicha


yuklab olish