S h a n t a r a m



Download 7,58 Mb.
Pdf ko'rish
bet81/190
Sana22.07.2022
Hajmi7,58 Mb.
#838043
1   ...   77   78   79   80   81   82   83   84   ...   190
Bog'liq
Dağ gölgesi

Oh!
Tanımadığım biri üzerime eğilmişti.
Tüh!
“Geri bas,” dedim.
“Sakin ol, dostum.” Adam doğrulup elini uzattı. “Ben, Horst.”
“Sık sık insanları uyandırır mısın, Horst?”
Güldüğünde kahkahası beynimde çınladı.
“Horst,” dedim, “bana bir iyilik yap ve ben iki tane kahve içene kadar bir 
daha böyle gülme.”
Yine böğürdü.
“Ne dediğimi anlamıyor musun?” dedim.
Bir kahkaha daha attı. Sonra bana bir fincan kahve uzattı.
Mükemmeldi. Akşamdan kalma uyandığınızda size kahve veren birinden 
nefret edemezsiniz.
Başımı kaldırdım ve suratını görmeye çalıştım.
Gözleri maviydi. Ankit’in Hindistan cevizli kokteyllerinden olacak, kafası 
gözüme kocaman göründü. Ama sonra doğruldum ve kafası gerçekten büyüktü.
“Kafan amma kocaman,” dedim tokalaşırken. “Ragbi mi oynadın?”
Güldü. “Hayır. Bu kafaya uygun bir şapka bulmanın ne kadar zor tahmin 
bile edemezsin.”


“Doğru,” dedim. “Edemem. Kahve için sağ ol.”
Kalkıp yürüdüm. Hava henüz aydınlanmamıştı. Odama gidip biraz daha 
uyuyabilirdim.”
“Kontrol noktasına gitmelisin,” dedi. “Bu saatte daha güvenli olur.”
Üzerimde hâlâ basın yeleği vardı. Beni meslektaşı sanmıştı anlaşılan. Pekâlâ, 
madem bu işi yapacaktım, yanımda biri olması işime gelirdi.
“Neredensin?” diye sordum.
“Der Spiegel.
Ama serbest çalışıyorum. Sen?”
“Ne kadardır buradasın?”
“Kontrol noktasına gitmek için en güvenli zamanın bu olduğunu bilecek 
kadardır.”
“Önce yüzümü yıkasam?”
“Çabuk ol.”
Odama koşup çabucak duş aldım ve altı dakika içinde hazırdım.
Merdivenlerden koşarak indim ama lobide kimse yoktu. Şafağın ışığı lam- 
balarınkiyle yarışacak kadar yoğundu.
Sessizliği belli belirsiz bir hışırtı bozuyordu. Birileri toprağı kazıyordu. 
Bahçıvanlar olduğunu tahmin ettim.
Uzun ve geniş veranda boyunca yürüdüm. Otelin etrafı bakımlı, çimenlik 
bir bahçeyle kaplıydı.
İleride, yedi tane adam ağaçların kıyısında biten yabani otları ayıklıyordu. 
Doğayla verilen savaşın ön safları,
diye mırıldandım.
Horst’u beklerken bir süre onları izledim. Ormanın rüzgâra fısıldadıklarını 
duyabiliyordum.
Bize yirmi beş yıl ver ve git, buradan. Sonra geri gel ve bu acıyı nasıl iyileştir­
diğimizi gör.
“Giderken şunlardan birkaçını yanımda görürsem mi diyorum,” dedi Horst 
yanımda durarak. “Kız arkadaşımın Normandiya’da ufak bir evi var ama çok 
bakımsız kaldı. Oraya böyle adamlar lazım.”
“Tamiller,” dedim çiyle ıslanan bahçede dolaşmalarını izlerken. “Tamiller, 
İrlandalılar gibidir. Dünyanın her yerinde onlara rastlayabilirsin. Ararsan, 
Normandiya’da da birkaç çalışkan Tamil bulacağından eminim.”
“Tamil olduklarını nereden biliyorsun?” diye sordu şüpheyle.
Ona döndüm. Bana acilen bir kahve daha lazımdı.
“Baksana. En pis işi yapıyorlar,” dedim.
Güldü. “Haklısın, dostum.”
Aslında hiç komik değildi ve ben gülmüyordum.


Nihayet sustu ve kaşlarını çattı.
“Hangi haber ajansına bağlıyım demiştin?”
“Öyle bir şey söylemedim.”
“Yahu ne ketum adamsın.”
“Asıl savaş biz gazeteciler arasında da ondan.”
“Ne diyorsun?” dedi telaşla. “Sadece nerede çalıştığını sordum.”
“Şimdi biz arkadaş olursak ve ben bir hikâye yakalarsam ama sen onu ben­
den çalarsan seni yakalayıp pataklamak zorunda kaldırım. İlişkimizin bu nok­
taya gelmesini arzu etmesin herhâlde?”
Gözlerini kıstı ve birden bağırdı.
“Reuters!
Yalnızca 
Reuters
hıyarları hikâyelerini kaptırma telaşına düşer.” 
Bana bir kahve daha lazımdı. O sırada Ankit yanımda bitti. Elinde küçük 
bir bardak vardı. “Böldüğüm için kusura bakmayın ama bir takviyeye ihtiyacı­
nız olur diye düşündüm. Bu sabah yürüyeceğiniz yol biraz nahoştur da.” 
Bardağı alıp içindeki kafama diktim. Nefis bir likördü.
“İşte şimdi kalbimi hepten kazandın, Ankit,” dedim.
“Teşekkürler, efendim.”
“Hey, sen!” diye seslendi Horst, Ankit’in arkasından. “Şu adamların Sri 
Lanka dışında çalışma izni var mı, bana bir öğrensene,” dedi bahçıvanları gös­
tererek.
Ankit tam bir cevap verecekti ki, elimi kaldırdım.
“Ayılar uyanmadan gidelim mi, Horst?”
“Ayılar mı? Burada ayı yok ki. Ama kaplan var. Tamil Kaplanları. Gerçekten 
kafadan kontak tipler. Yakalanırlarsa kendilerini öldürmek için yanlarında in­
tihar hapları taşıyorlar.”
“Deme!”
“Bu kafada oldukları sürece karşı taraf onları ülkeden atmak için daha çok 
uğraşacak, farkında değiller.”
“Şu işi yapacak mıyız?”
“Dur yahu. Paçaların mı tutuştu?”
“Ne?”
“Paçaları tutuşmak. Hiç duymadın mı?” dedi kaşlarını çatarak ve yürümeye 
başladı.
“Bu ilişki daha şimdiden sarpa sarmaya başladı,” diye homurdandım peşine 
takılırken.
Trincomalee’deki savaş durulmuştu. Ateşkes haftalardır devam ediyordu. 

Download 7,58 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   77   78   79   80   81   82   83   84   ...   190




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©hozir.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling

kiriting | ro'yxatdan o'tish
    Bosh sahifa
юртда тантана
Боғда битган
Бугун юртда
Эшитганлар жилманглар
Эшитмадим деманглар
битган бодомлар
Yangiariq tumani
qitish marakazi
Raqamli texnologiyalar
ilishida muhokamadan
tasdiqqa tavsiya
tavsiya etilgan
iqtisodiyot kafedrasi
steiermarkischen landesregierung
asarlaringizni yuboring
o'zingizning asarlaringizni
Iltimos faqat
faqat o'zingizning
steierm rkischen
landesregierung fachabteilung
rkischen landesregierung
hamshira loyihasi
loyihasi mavsum
faolyatining oqibatlari
asosiy adabiyotlar
fakulteti ahborot
ahborot havfsizligi
havfsizligi kafedrasi
fanidan bo’yicha
fakulteti iqtisodiyot
boshqaruv fakulteti
chiqarishda boshqaruv
ishlab chiqarishda
iqtisodiyot fakultet
multiservis tarmoqlari
fanidan asosiy
Uzbek fanidan
mavzulari potok
asosidagi multiservis
'aliyyil a'ziym
billahil 'aliyyil
illaa billahil
quvvata illaa
falah' deganida
Kompyuter savodxonligi
bo’yicha mustaqil
'alal falah'
Hayya 'alal
'alas soloh
Hayya 'alas
mavsum boyicha


yuklab olish