19-
Babam 6 çocuklu bir fabrika işçisiydi. Çocukların en büyüğü bendim. Güç koşullar altında
yaşıyorduk. Ortaokul ve lise yıllarımda aileme yardımcı olmak için
hem okuyor hem
çalışıyordum. Berber çıraklığı, garsonluk yaptım; lunaparklarda, düğün salonlarında çalıştım;
kitap, oyuncak, eski elbise alıp sattım. Yoksulluktan dolayıydı belki; öfkeli, asi bir çocuktum,
bir o kadar da duygusaldım. Bir sinema düşkünüydüm. Daha okula başlamadığım yıllarda,
dayımın uzun kış gecelerinde gaz lambası ışığında ev halkına okuduğu masalları, aşk-cenk
hikayelerini, efsaneleri, destanları büyülenmiş gibi dinliyordum. Hayal gücü geniş bir
çocuktum. İnternetin, televizyonun, cep telefonunun olmadığı bir dönemde radyo ve sahne
piyesleri, hikayeler yazmayı denerdim. Bütün bunlar ileride bana zengin öykü malzemeleri
sağladı.
Bunları söyleyen öykü yazarı hakkında aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Bir sinema düşkünü olarak, sinemacı olmak isterken sonradan öykücülüğe yöneldiği
B) Gençliğinde çeşitli işlerde çalışarak geçimini sağladığı
C) Çocukluğunu yoksulluk içinde geçirdiği
D) Çocukken dinlediği
masal ve hikayelerin, daha sonraları öykülerine malzeme oluşturduğu
E) Gençliğinde amatörce piyesler ve hikayeler yazdığı
20-
Kimi insanlar-yazarlar günlüklerini
kendi kendilerine, kendileri için
yazarlar, hatta
günlüğü okumaya ilişkin bir istek ve merak içinde olan insanlara karşı da tepki içindedirler.
Şu an sosyal medya üzerindeki paylaşımlar bazen bir "iç dökme",
kendi kendine telkin,
söylenme, bir iç konuşma halinde ise de bu paylaşımlarda bulunan insanlar kendilerinin
izlendiklerinin fakında olduklarından kendi kendilerine, kendileri için söylemiş oldukları
yazıları paylaşıyor olmaları paradoksu kaçınılmaz kılar çünkü monologları diyaloğa açıktır,
görünürdür. İnsanlar bu ortamlarda- izlemesini bekledikleri kişiler tarafından her zaman
izlenmeseler de - her an izleniyor olma duygusuyla hareket ederler. İktidar ve diğer insanlar
tarafından izlenen insanlar kendi rızalarıyla kendilerini izlenilir kılarlar. Hatta öyle ki bu
izlenirliği izlemeye başlarlar. Bir paylaşımın ne kadar beğenildiği,
ona ne kadar yorum
yapıldığı, kişinin ne kadar takipçisinin olduğu anlam kazanır. Bir yazarın kitabının ne kadar
çok okunduğunun önemli olması gibi bir facebook, twitter, instagram kullanıcısının da ne
kadar izlendiği kendisi için önem arz eder. İzlenme psikolojisi baş gösterir. İzleme psikolojisi
de ayrı bir değerlendirme konusudur. Birinin yazmış olduğu günlüğü merak eden eğilim artık
twitter, facebook ve instagram ile merak duygusunu tatmin etmiş olmaktadır.
Do'stlaringiz bilan baham: