Osmancik cihân devletini kuran irâde, şuûr ve karakter



Download 1,76 Mb.
Pdf ko'rish
bet20/21
Sana31.12.2021
Hajmi1,76 Mb.
#267595
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   21
Bog'liq
15233326 11-12. SYnYflar - TarYk BuYra - OsmancYk

Dünya’da garib
bir yolcu gibi ol
Hadîs
Ölümdür  bu  gelen.  Azrail’in  ayak  sesleridir  işittiği.  Osman  Gazi  Hân
biliyor bunu. Hem de, Malhun Hatun’u toprağa verdiği günden beri:
Aradan iki aya yakın zaman geçmiştir. Azrail hep baş  ucundadır.  Ama
Gazi  hân  gene  de  hazır  değildir.  Bir  burukluk  var  içinde:  Gece,  gündüz,
dudakları  kıpır  kıpır,  Allah’tan  mehil  diliyor..  bir  müjde  için..  orada,  o
gümüşlü kubbenin altında yatacağını bilmek için.. gördüğü ve yaşamakla eşit
değerde  bir  soy,  sop  ülküsü  yaptığı  rüyânın  gerçekleşebileceğine  inanmak
için!
Osman  Gazi  Hân;  ancak  o  zaman,  ancak  Bursa  alınırsa  erebilecektir
gönül  rahatlığına  ve  ancak  o  zaman  gülümseyerek,  “Hoş  geldin,  hoşnudluk
getirdin”  diyebilecektir  Azrail’e;  çünkü  ancak  o  zaman  hazır  olabilecektir
Münker  ile  Nekir’e;  çünkü  ancak  o  zaman  inanacaktır  Allah’ın  kendisine
bağışladığı  ömrü,  gücü,  mutlulukları  hak  ettiğine,  iyi  kullandığına,  doğru
kullandığına.
Bâdemler  çiçeğe  durmuştur  ve  Osman  Gazi  Hân,  dayanılmaz  sancı
nöbetlerinden  birinde  başını  sağdan  sola  atarken,  pencereyi,  pencerenin
ötesindeki pembe donanmış ağaçları görüyor.
Ve,  Gazi  hân,  hoş  sözlü,  hoş  gülüşlü  Ak  Temür’ü  hatırlıyor;
mırıldanıyor:
- “Biz ayaza direndik.”
Ama, hak edilen meyve nerede?
Dayanılmaz  ağrılar  çekmektedir.  Bitkindir.  Kımıldanacak  hâli
kalmamıştır; ama meyve nerede?
Soruyu  bulunca,  bitkinliğine  rağmen,  Deli  Dumrul’laşmak  hırsıyla


sarsılıyor:
- “Beni Bursa’ya gömün.”
Bursa’ya,  Bursa  önlerindeki  Orhan  Beğ  gazilerine  işittirmek  için
ünlemek istemiş, ama sâdece inleyebilmiştir.
Bunu anlıyor ve aczi, düşkün hâli, duyduğu Deli Dumrullaşmak hırsını
körüklüyor ve imkânsızı zorluyor. Başarıyor da:
Yattığı  keçenin  üzerinde  doğrulmuş,  kollarını  uzatmıştır.  Ne  kadar  da
uzundur  bu  kollar..  yedi  adım  ötede,  kapının  eşiğinde,  bir  Kelime-i
Şehâdetlik  mesafede  duran  Azrail’in  tırpanına  ulaşacak,  kapacak  ve  -
Kalanoz’un kılıcıymış gibi- ikiye bölecek sanılırdı.
Bir  yanında  Sungur,  bir  yanında  Gazi  Rahman,  telâşla..  ve  korkuyla
kollarını tutuyorlar: Ölümü bekledikleri belli.
Ve görüyor bunu Gazi hân.
Ve, Âl-i İmrân sûresinden mırıldanıyor:
- “O, vâdesiyle yazılmış bir yazıdır.”
Üzüntü yok.. korku hiç yok; sâdece hüzün, sâdece niyaz:
Bir parça mehil.. müjdeye yetecek kadar mehil!
Oda, yeniden, en soylu tevekkülün durgunluğuna dönüyor. Şimdi bütün
ev ve bütün sokaklar ve bütün bahçeler sessizdir.
Derken  -mucizelerin  hası-  nal  sesleri...  Dünya’nın  en  hızlı  nal  sesleri
işitiliyor..  bütün  Dünya’nın  işittiği  ve  Dünya  döndükçe  işitilecek  nal  sesleri
işitiliyor.
Sungur  dışarı  fırlıyor  ve  göz  açıp  kapayana  kadar  da  dönüyor;  nefes
nefesedir:
- “Gözün aydın, hânım; Bursa bizimdir.”
Halsiz  boyun  ona  doğru  dönüyor.  Fersiz  bakışlardan  şakacı  bir
gülümseyiş belirip sönüyor. Fersiz ses mırıldanıyor:
- “Gene geç kaldın Sungur.”
Çünkü, nal seslerinden almıştır Gazi hân müjdeyi: Nalların sesinden iyi
anlar Gazi hân.
Hep  aynı  yollarda,  hep  aynı  hızla  gitseler  veya  gelseler  de,  nallar
sevinmekte midir, yerinmekte midir, bilir o.
O uzun, o güçlü kollar, şimdi çocuk kolları olmuştur.  Yaba  iriliğindeki
eller çocuk elleri olmuştur; gökyüzüne doğru açılmıştır:


Osmancık..  Osman  Beğ..  Osman  Beğ  gazi..  Osman  Gazi  Hân  duasını
okuyor, şükrediyor ve hep gülümsüyor artık.. eşiğe bakarak-
Eşikteki,  artık,  Azrail  değil  de,  az  sonra  yeniden  kavuşacağı  gönül
sultanı, Zümrüdanka’sı Malhun Hatun’dur.
Ve,  Osmancık,  Osman  Beğ,  Osman  Beğ  gazi..  Ertuğrul  beğ  gazi  oğlu
Osman  Gazi  Hân  artık  hazırdır,  huzurludur,  mutludur.  Ağrıları,  sancıları
dinmiştir;  burukluk  silinip  gitmiştir.  Kasları  katılaştıran  gerilim  çekilmiştir.
Duyduğu tek şey, artık, nice gazâlar sonrası duyduğu hoş yorgunluktur:
Artık dinlenecek, bütün gazâların ve, asıl önemlisi, en büyük, en sağlam
temeli atmanın yorgunluğunu çıkaracaktır.. sanki.
Sanki değil, tıpkı öyle.
Osman  Gazi  Hân’ın  iri  elâ  gözleri  yumuluyor.  Ama,  gür  kaşları,  uzun
kirpikleri, sert bıyıkları, kemerli burnu ve köşeli çenesiyle, o kara yağız yüz
gülümsemektedir:
- “Uyudu” diyorlar.
Oysa, Osman Gazi Hân, gözlerini mutlulukla yummuş, hatırlamaktadır:
Bir  bir  hatırlıyor,  dinlediklerini  hatırlıyor..  gördüklerini  hatırlıyor..
deliliklerini  hatırlıyor..  durulup  arınışını,  büyük  yörüngeye  yerleştirilişini
hatırlıyor.. yerleri, olayları, halleri hatırlıyor.. gerçek doğuşunu hatırlıyor.
Osman  Gazi  Hân  şimdi,  son  dönemecindeki  sayılı  dakikalarda,
Uludağ’dan da büyük ve yüklü bir hâtıralar dağıdır;  Osman  Gazi  Hân  şimdi
zamanının  iki  ucunu  -tesbih  gibi-  birleştirmiştir.  Osman  Gazi  Hân  şimdi
zamanı’na, Kartal Doruğu’ndan Kayı göçüne bakar gibi bakmaktadır.
Herkes ve her şey yanı başındadır:
Osmancık yanı başındadır.. yoldaşlarıyla birlikte.
Sivrikaya  yanı  başındadır..  yıldızların  kum  gibi  kaynaştığı  gecesi..  ve
Ede Balı ile birlikte; Ede Balı’nın gülümseyen sesiyle birlikte.. kelimeleri ile
birlikte.
İnönü  yanı  başındadır..  yanıp  tutuşan,  aşkıyla  perişân  Osmancık’la
birlikte;  Osmancık  yoldaşları  ile  birlikte;  Mihail  Kosses’le  ve  Mihail
Kosses’in  arkadaşları  ile  birlikte;  konuk  ağırlayan  Mahmud  beğ’le  birlikte..
ve Al Zahid baskınıyla birlikte.
(Ve,  gene  Ede  Balı  ile  birlikte.  Ve,  Malhun  Hatun  ile  birlikte;  çünkü,  Osmancık,  o  baskın
vuruşmasında,  bir  kancık  kılıçla,  bir  kör  okla,  Osman  Beğ’i,  Osman  Beğ  gazi’yi,  Osman  Gazi  Hân’ı
satıp gidebilirdi. Kayı’yı, Oğuz’u satıp gidebilirdi).


Ve,  İtburnu  yanı  başındadır..  tekkesiyle,  tekkesindeki  o  odasıyla,
Malhun Hatun’a bakan, Malhun Hatun’a açılan o penceresiyle. Ve, gene, Ede
Balı ile.. Ede Balı sesiyle, Ede Balı cümleleri ile birlikte.
Ve,  Harlak  yanı  başındadır..  tek  eviyle,  Uruz  Derviş’le  birlikte..
Uruz’un  köpeği  Bozoğlan’la  birlikte..  sonra,  Gökçe  Bacı  ile..  gelinleri,
torunları, çoğalan evleri, mescidi, değirmeni, iş yerleri ile birlikte.
Ve,  İkizce..  Yeğli  pazarı..  Aydos..  Koyul  Hisar..  İnegöl..  Çakırpınarı..
Bilecik..  Yarhisar..  ve  ötekiler..  kılıç  şakırtıları..  nâralar..  ılgarlar..  at
kişnemeleri.. düşen yiğitler..  Bay  Koca..  Savcı  beğ..  ve  cenaze  törenleri..  ve
göçler..  düğünler..  Bânu  Çiçek..  Sâniye..  Nilüfer..  hepsi,  hepsi  yanı
başındadır.
Ve, hepsi, hepsi, daima Tepepınar’daki büyülü rüyasıyla birlikte; daima
Ede  Balı’yla  birlikte,  Malhun  Hatun  ile  birlikte,  Zümrüdanka  ile  birlikte..
doğumlarla birlikte; Orhan Beğ’le birlikte.
Ve,  Osman  Gazi  Hân..  yüzünde,  o  büyülü  rüyasının  nurları,
gülümsemektedir.  Uzun  ve  gür  kirpikleri  önce  titriyor,  sonra  oldukları  gibi
kalıyor; kıpırdayan dudakları donuyor.
Ertuğrul beğ gazi oğlu, Cankız’dan doğma Osman gâzi hân son nefesini
vermiştir. Ruhunu Bursa’ya, Gümüşlü Kubbe’ye uçurmuştur.
Yahşı Fakı.
- “Bâkî olan Allah’dır” diyor.
Kur’an okuyan Gazi Rahman’ın sesi yükseliyor.


Osman Gazi Hân’dan
kalanlar
Osman Gazi Hân’ı, Yahşı Fakı ile Candarlı Kara Halil yıkayıp kefenledi
ve tabuta koydu. Onu Söğüd’e götürdüler; çünkü Orhan Beğ,
- “Bursa’ya vakit gerek” demişti.
Şeyh Ahi Şemseddin, Ahi Hasan, Karaoğlan gibi Konya bilginlerinin de
bulunduğu  törende,  büyük  kalabalığın  içinden  ağlayan,  inleyen,  feryâd  ü
figan eden çıkmadı.
Ve,  Köse  Mihal,  mezara  toprak  atan  Orhan  Beğ’e  bakarken,  Ertuğrul
beğ  gazi’nin  mezarı  başındaki  Osman  Gazi  beğ’i  görür  gibi  oldu.
Gözpınarları bunun için doldu.
Bilginler,  ertesi  gün,  başta  Orhan  Beğ  gazi  ile  Alâaddin  beğ  olmak
üzere, bütün aileyi topladılar.
- “Ölüm hak, miras helâl” dediler.
Bunun üzerine, Osman Gazi han’ın bıraktığı varlığın sayımı yapıldı:
Osman  Gazi  Hân’ın,  Denizli  bezinden  sarıklık  bezi,  Alaşehir
dokumasından  sancakları,  kını  ve  kabzası  sâde  bir  kılıcı,  bir  tirkeşi,  bir
mızrağı,  bir  sırt’lak  telekesi,  bir  çift  sokman  çizmesi,  bir  tuzluğu,  bir
kaşıklığı,  Sultanönü’nde  ve  Yenişehir’de  sekiz  yüğrük  atı,  iki  de  koyun
sürüsü vardı.. konukları için beslediği!
Altını, gümüşü, akçası hiç yoktu!
Köse  Mihal  bunu  görünce,  nice  ganimetleri,  özellikle  tekfürün  altın
tepeceğini hatırladı. Yahşı Fakı da, o cuma, camide,
- “O, dünyada bir garib, bir yolcu gibi oldu” dedi.
Osman  Gazi  Hân,  her  şeyi  Oğuz  için  edinmiş,  Oğuz’a  vermişti.  Ve,
Osman Gazi Hân, Oğuz’a, ayrıca, oğlu Orhan ile torunu Murad’ı bırakmıştı.


— º —


Download 1,76 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   21




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©hozir.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling

kiriting | ro'yxatdan o'tish
    Bosh sahifa
юртда тантана
Боғда битган
Бугун юртда
Эшитганлар жилманглар
Эшитмадим деманглар
битган бодомлар
Yangiariq tumani
qitish marakazi
Raqamli texnologiyalar
ilishida muhokamadan
tasdiqqa tavsiya
tavsiya etilgan
iqtisodiyot kafedrasi
steiermarkischen landesregierung
asarlaringizni yuboring
o'zingizning asarlaringizni
Iltimos faqat
faqat o'zingizning
steierm rkischen
landesregierung fachabteilung
rkischen landesregierung
hamshira loyihasi
loyihasi mavsum
faolyatining oqibatlari
asosiy adabiyotlar
fakulteti ahborot
ahborot havfsizligi
havfsizligi kafedrasi
fanidan bo’yicha
fakulteti iqtisodiyot
boshqaruv fakulteti
chiqarishda boshqaruv
ishlab chiqarishda
iqtisodiyot fakultet
multiservis tarmoqlari
fanidan asosiy
Uzbek fanidan
mavzulari potok
asosidagi multiservis
'aliyyil a'ziym
billahil 'aliyyil
illaa billahil
quvvata illaa
falah' deganida
Kompyuter savodxonligi
bo’yicha mustaqil
'alal falah'
Hayya 'alal
'alas soloh
Hayya 'alas
mavsum boyicha


yuklab olish