olduğunu
hatırlamıştır.
9. O zaman kim şifa bulmaktan korkabilir?
2
Sadece, kardeşinin feda edişini ve acısını
kendi dinginlikleri olarak görenler.
3
Onların çaresizliği ve zayıflığı, onun acısını haklı
gördükleri zemindir.
4
Onun canını yakan suçun sürekli ısırışı, onun köle ve diğerlerinin
özgür olduğunu ispat etmeye hizmet eder.
5
Onların duyduğu sürekli acı, onu bağlamış
oldukları
için
özgür olduklarını gösterir.
6
Ve hastalık, feda edişte dengelerin değişmesini
önlediği için arzu edilir.
7
Kutsal Ruh, bir anlığına, hatta daha kısa süreliğine, hastalık için
böylesi bir argümanla nasıl mantıklı düşünmekten vazgeçirilebilir ki?
8
Ve sen durup akıl
dışılığı dinliyorsun diye senin bulacağın şifanın gecikmesi mi gerekir?
10. Düzeltmek, senin işlevin değildir.
2
Bu, suçu değil, adil olmayı bilen O’na aittir.
3
Düzeltme rolünü üstlenirsen eğer, affetme işlevini kaybedersin.
4
Düzeltmenin affediş
olduğunu ve hiçbir zaman suçlamamak olduğunu öğrenene kadar kimse affedemez.
5
Tek
başınayken sen bunların aynı şey olduğunu göremezsin ve bu yüzden de düzeltme senden
değildir.
6
Kimlik ve işlev aynı şeylerdir ve sen işlevin sayesinde kendini bilirsin.
7
Ve bu
yüzden, işlevini Diğerinin işleviyle karıştırırsan eğer, kendin ve kim olduğun konusunda
kafan karmış demektir.
8
Ayrılık, Tanrı’nın işlevini O’ndan alıp onun O’na ait olduğunu
inkâr etme dileğinden başka nedir ki?
9
Ama o, O’nun değilse eğer senin de değildir
çünkü sen alıp götürmek istediğin şeyi kaybetmek zorundasın.
11. Bölünmüş bir zihinde kimlik de bölünmüş gibi görünmek zorundadır.
2
Ve de hiç
kimse birbiriyle uyuşmayan amaçlara ve farklı hedeflere sahip bütünleşmiş bir işlev
algılayamaz.
3
Böylesine bölünmüş bir zihin için düzeltme, kendine ait olduğunu
düşündüğün günahları bir başkasında cezalandırmanın bir yolu olmak zorundadır.
4
Ve
böylece o, kardeşin değil, senden daha suçlu olması anlamında, bu sayede ondan daha
******ebook converter DEMO Watermarks*******
masum biri olarak senin düzeltmene ihtiyacı olan kurbanın haline gelir.
5
Bu, onun
işlevini seninkinden koparır ve her ikinize farklı roller verir.
6
Ve böylece siz bir olarak
ve sadece tek amaca sahip paylaşılan bir kimlik anlamına gelen tek işleve sahip olarak
algılanamazsınız.
12.
Senin
yapacağın düzeltme ayırmak zorundadır çünkü senin
tarafından
ona verilen
işlev budur.
2
Düzeltmenin affedişle aynı olduğunu algıladığında Kutsal Ruh’un Zihninin
ve kendi zihninin Bir olduğunu da bileceksin.
3
Ve böylece kendi Kimliğin bulunmuş
olur.
4
Ama O, O’na verilenle çalışmak zorundadır ve sen O’na sadece zihninin yarısı için
izin verirsin.
5
Ve böylece O, diğer yarımı temsil eder ve senin yaşattığın ve kendine ait
olduğunu düşündüğün taraftan farklı bir amaca sahipmiş gibi görünür.
6
Böylece işlevin
bölünmüş gibi görünür, yarısı diğer yarıma zıt.
7
Ve bu iki yarım, iki adet olarak algılanan
tek benlik içindeki bir bölünmeyi temsil ediyormuş gibi görünür.
13. Bu benlik algısının nasıl genişleyeceğini bir düşün ve her düşüncenin, gerçekte
olduğu şey olarak amacı bu olduğundan genişleyeceği gerçeğini de göz ardı etme.
2
İkiye
bölünmüş bir benlik fikrinden, ikiye bölünmüş bir işlev görüşü gelmek zorundadır.
3
Ve
senin düzelteceğin şey, sadece, tamamı olduğunu düşündüğün hatanın yarısıdır.
4
Kardeşinin günahları, senin hatalarınla onunkiler bir olarak görülmesin diye, düzeltmenin
ana hedefi haline gelir.
5
Seninkiler hatadır ama onunkiler günah ve seninkilerle aynı
değildir.
6
Onunkiler cezalandırılmayı hak ederken, adil olma hali içinde seninkiler
görmezden gelinmelidir.
14. Bu düzeltme yorumuyla sen kendi hatalarını görmeyeceksin bile.
2
Düzeltişin odağı,
bu algı devam ettiği sürece, senin bir parçan olamayan birisi üzerine, kendi dışına
yerleştirilmiştir.
3
Kınanan şey, hiçbir zaman, ondan nefret etmiş olan ve kendi
korkusunun sembolü olarak ondan nefret etmeye devam eden suçlayıcısına geri dönemez.
4
Bu, senin kardeşindir; nefretinin odak noktası, senin parçan olmaya layık olmayan ve bu
yüzden senin dışında olan, inkâr edilen diğer yarımdır.
5
Ve sadece onun mevcudiyeti
olmadan kalan şey senin tamamın olarak algılanır.
6
Geriye kalan bu yarım için Kutsal
Ruh, sen onun diğer yarımın olduğunun farkına varıncaya kadar diğer yarımı temsil
etmek zorundadır.
7
Ve O, bunu, sana ve ona, farklı olmayan tek bir işlev vererek yapar.
15. Düzeltme her ikisine birden verilen işlevdir, tekine değil.
2
Ve o, paylaşılarak yerine
getirildiğinde sendeki ve ondaki hataları düzeltmek durumundadır.
3
Birindeki hatalara
şifa vermeden bırakıp diğerini özgürleştiremez.
4
Bu, paylaşılamayan, bölünmüş amaçtır
ve bu yüzden Kutsal Ruh’un Kendisine ait olarak gördüğü hedef olamaz.
5
Ve O’nun
görmediği ve Kendisinin olarak tanımadığı bir işlevi yerine getirmeyeceğinden de emin
olabilirsin.
6
Çünkü senin işlevinin ne olduğuyla ilgili İkinizin ayrı görüşlerine rağmen O,
ancak bu şekilde seninkini bozulmadan koruyabilir.
7
O, bölünmüş işlevi destekleseydi
eğer, sen gerçekten de kaybolmuş olurdun.
8
O’nun Kendi hedefini bölünmüş ve senin ve
onun için farklı olarak görememe özelliği seni, senin olmayan bir işlevin farkındalığından
korur.
9
Ve böylece şifa sana ve ona verilir.
16. Düzeltme, düzeltme ve affedişin aynı olduğunu bilen O’na bırakılmalıdır.
2
Yarı
zihinle bu anlaşılmaz.
3
O zaman, düzeltmeyi birleşik, amaçta bölünmediğinden bir olarak
işlev gören ve tek işlevi kendi tek işlevi olarak düşünen Zihne bırak.
4
Burada, ona
verilmiş olan işlevin Kendisinin olduğu ve paylaşıldığı için onu Verenin sahip
******ebook converter DEMO Watermarks*******
olduğundan ayrı olmadığı görülür.
5
O’nun bu işlevi kabul edişinde senin zihninin
bütünleşmesini sağlayan araç vardır.
6
O’nun tek işlevi, senin ayrı olarak algıladığın
yarımları bütünleştirir.
7
Ve her biri, diğer yarısını kendinden bir parça olarak
algılayabilsin diye diğerini affeder.
Do'stlaringiz bilan baham: |