49
İNSANA ÇOK TOPRAK
GEREKİR Mİ?
I
Şehirde yaşayan ve bir tüccarla evli olan abla,
bir köylüyle evli olan kız kardeşini ziyaret etmek
için köye gelmişti. Çay içerken sohbet ediyorlardı.
Büyük olanı övünmeye başladı: Şehir hayatını övü
-
yor; orada bolluk içinde yaşadıklarını; rahat rahat
gezdiklerini, çocuklarına güzel kıyafetler giydirdik
-
lerini; yiyip içtiklerini lezzetli şeyleri, gezmelere,
şenliklere, tiyatrolara gittiklerini anlatıyordu.
Gücenen küçük kardeş de tüccar yaşantısını kü
-
çümseyip, kendi köy yaşantısını yüceltmeye başladı.
-Kendi yaşantımı seninkine değişmem. Bolluk
içinde yaşamıyor olabiliriz, ama hiç olmazsa tasa
-
mız yok. Daha iyi yaşıyor olabilirsiniz ama bazen
hayli kazanıyor, bazen de hepsini kaybediveriyorsu
-
nuz. Atasözü ne der, bilirsin. “Kâr ile zarar kardeş
-
tir.” Bugün zenginken, yarın bir bakıyorsun pencere
altında dileniyorken buluyorsun kendini. Bizim köy
Lev Nikolayeviç Tolstoy
50
yaşantımız daha güvenilir: Köylünün midesi küçük
-
tür, ama uzun yaşar. Zengin olmayız belki ama kar
-
nımız hep tok olur.
Büyük kardeş konuşmaya başlıyor bu defa:
-Ne tokluk ya! Neyin varsa domuzlarla ve buza
-
ğılarla paylaşıyorsun! Ne bir zarafet var ne de görgü
köy yaşantısında! Kocan ne kadar çalışırsa çalışsın,
gübrelerin içinde yaşıyorsunuz, öyle de öleceksiniz.
Çocuklarınıza da aynısı olacak.
-Ne fark eder ki? - diye cevap verdi küçük kız
kardeş. -Bizim işimiz bu. Yaşantımız zor olsa da
kimseye dil dökmüyoruz, kimseden korkmuyoruz.
Ama siz şehirde insanı günaha teşvik edecek şey
-
lerin içinde yaşıyorsunuz. Bugün iyisiniz, ama ya
-
rın bir bakmışsın şeytan kocanı kumarla, güzel bir
kadınla, içkiyle baştan çıkarmış. O zaman her şey
güme gider. Olmuyor mu sanki böyle şeyler?
Pahom, küçüğün kocası, sobada oturmuş kadın
-
ların gevezeliklerini dinliyordu.
-Çok doğru. Biz köylüler küçük yaştan beri top
-
rağı işlediğimizden aklımıza böyle delice hevesler
gelmez. Bizim tek derdimiz, toprağımızın az oluşu!
Bol bol toprağım olsaydı ben hiç kimseden, hatta
şeytandan bile korkmazdım!
Kadınlar çayı bitirince kıyafet dedikodusuna dal
-
dılar, sonra bulaşıkları yıkayıp yatmaya çekildiler.
Şeytan da sobanın arkasındaydı ve tüm konuşu
-
İnsan Neyle Yaşar?
51
lanları duymuştu. Pahom’un, karısının sözlerinden
sonra içinde uyanan böbürlenmeyle yeterince topra
-
ğı olsa şeytandan bile korkmayacağını dile getirme
-
sine sevinmişti.
“Peki, görüşelim bakalım; sana çokça toprak ve
-
receğim. Verdiğim toprakla da seni baştan çıkaraca
-
ğım.”
Lev Nikolayeviç Tolstoy
Do'stlaringiz bilan baham: |