s.300). Yaz aylarında çeşitli sebep ve gayelerle yaylalara çıkan ailelere yaylacı, yaz
mevsiminde ve en sıcak aylarda insan ve hayvanların yaylaya gitmeleri, o sahalarda
ekonomik faaliyetleri gerçekleştirilmelerine de yaylacılık adı verilmektedir (Emiroğlu,
Yaylacılık geleneği ve buna bağlı olarak yapılan yaylacılık aktiviteleri, ülkemizin
kadim geleneklerinden birisi olarak yüzyıllardır devam etmektedir. Türkiye’de yaylacılık
amacıyla yaylalara göç etme hareketi, çoğunlukla dikey ritmik hareketler şeklinde meydana
gelir. Yayla göçü, belli bölgelerdeki köy, kasaba ve hatta kentlerle, yükseklerdeki plato
düzlükleri ve dağ yamaçları arasında teşekkül eder. Bölgeden bölgeye birtakım değişiklikler
gösterse de nisan-mayıs aylarında çıkılıp, ağustos sonu, eylül ve ekim aylarında geri
dönülmektedir (Doğanay ve Coşkun, 2013, s.7-8). Mevsimlik bir göçün söz konusu olduğu
10
Uluslararası Yaylacılık ve Yayla Kültürü Sempozyumu, 26 - 28 Eylül 2019 - Giresun
International Symposium on Transhumance and Upland Settlement Culture, 26
th
- 28
th
of September 2019 – Giresun
yaylacılık faaliyetleri, insanların her yıl düzenli olarak gerçekleştirmeleri nedeniyle
geleneksel bir duruma dönüşmektedir.
Türkiye’de dikey ritmik yaylacılık aktiviteleri, başta Karadeniz olmak üzere
Akdeniz, Ege ve Doğu Anadolu bölgelerinde yaygındır (Doğanay ve Coşkun, 2013, s.7-8).
Dolayısıyla Rize ilinin de içerisinde bulunduğu Doğu Karadeniz bölümü, yaylacılık
geleneğinin kökleştiği ve Karadeniz insanının yaşamıyla özdeşleştiği bir durum arz
etmektedir. Doğu Karadeniz Dağları’nın eteklerinde bulunan yaylalar, bölge insanının
eskiden beri hayvanlarını otlattığı, çeşitli hayvansal ürünlerini temin ettiği otlak sahaları
olarak varlığını günümüze kadar sürdüren yaylacılık aktivitelerine mekan olmuş yaşam
alanlarıdır.
Yaylacılık geleneğinin özünü teşkil eden ve hayvanların yükseklerde bulunan otlak
sahalarında otlatılmasının başlıca hedef olduğu klasik yaylacılık faaliyetlerine ek olarak,
yaylalarda son dönemlerde giderek artan boyutta gelişme gösteren turizm ve rekreasyon
faaliyetleri de dikkat çekmektedir. Dolayısıyla rekreasyon amaçlı yaylacılık olarak da ifade
edilebilen, yaz aylarında kasaba ve şehirlerde ikamet etmekte olan insanların, zevk ve
dinlenme gibi amaçlarla yaylalara çıkmaları, belirli süreler dahilinde buralarda kalmaları,
çeşitli aktivitelerde bulunmaları şeklinde ortaya çıkan faaliyetlere yaylalar ev sahipliği
yapmaktadır (Somuncu, 2005, s.28).
Yaylaların turizm ve rekreasyon amaçlı kullanımı, Doğu Karadeniz bölümünde
giderek yaygınlaşmaktadır. Bu durum bu amaçla yaylalara gidenlerin oluşturduğu talebin de
etkisiyle yaylalardaki çağdaş yapı tarzlarının artmasına, konaklama, yeme-içme, eğlence
gibi çeşitli kullanımlara yönelik altyapı unsurlarının yaylalarda çoğalmasına, bu tür
faaliyetleri destekleyici organizasyonların artmasına neden olmaktadır. Bu bağlamda
yaylalarda yapılan şenlikler de yaylalara yönelik bu turizm ve rekreasyon amaçlı taleplerin
etkisiyle daha dikkat çekici ve eğlence boyutu daha öne çıkarılan aktiviteler şeklinde
düzenlenmektedir.
Araştırma sahamız olan Ovit Dağı’nın bulunduğu Rize ili de sahip olduğu pek çok
yaylasıyla, yaylacılık aktivitelerin yoğun olarak sürdürüldüğü illerimizden birisidir. 4342
sayılı Mera Kanunu kapsamında Rize ilinde 110.000 hektar yüzölçümüne sahip alan (yaylak,
kışlak, otlak ve umuma ait çayırlar) mevcuttur. İldeki yaylak sahaları genellikle 1800-2000
m’lerden olan orman alanlarının bittiği sınırdan itibaren başlamakta ve 3000-3200 m’lere
kadar çıkmaktadır (Anonim, 2018, s. 71). Rize ilinin karakteristik coğrafi özelliği dağlık ve
dik yamaçlarla çevrili bir arazi yapısının hakim olmasıdır. Doğu Karadeniz dağlarının en
yüksek zirvelerini barındıran Kaçkar dağları gibi dağlık alanlar, çok sayıda yaylaya ve
mezraya ev sahipliği yapmaktadır. Yaklaşık 225 yayla ve mezranın yer aldığı Rize ilindeki
yaylalar, dağların geniş düzlüklerine, vadi yataklarına veya vadileri birbirinden ayıran ince
uzun sırtlara yayılış gösterir. Kalkandere ilçesi dışında hemen her ilçenin yaylası
bulunurken, Çamlıhemşin ve İkizdere ilçeleri sahip oldukları yayla sayısının fazlalığıyla ön
plana çıkmaktadırlar. Çağlayan, Arılı, Tunca, Marselavat, Fırtına, Senoz, Salarha, Faso,
Yediçukur, Cimil, Kabahor, Meles ve Anzer vadileri, birer kültürel miras sayılan Rize
yaylalarının yoğunluk kazandığı sahalardır. Hala, Çat, Palovit, Çaymakçur, Palakçur,
Hacıvanak ve Tar Deresi gibi birkaç kola ayrılan Fırtına deresinin vadileri, en çok yayla
barındıran bölgelerdendir (Anonim, 2013, s. 16).
Rize ili, 2023 yılı Türkiye Turizm Stratejisi Eylem Planı (2007-2013)’nda yayla
turizminin geliştirilebileceği ve buna yönelik altyapının oluşturulacağı, Samsun’dan
Uluslararası Yaylacılık ve Yayla Kültürü Sempozyumu, 26 - 28 Eylül 2019 - Giresun
International Symposium on Transhumance and Upland Settlement Culture, 26
th
- 28
th
of September 2019 – Giresun
11
Artvin’e kadar uzanış gösteren “yayla koridoru” içerisinde yer almaktadır (Anonim, 2007,
s.76). İlde İkizdere ilçesindeki Anzer Yaylası, Çamlıhemşin ilçesindeki Ayder Yaylası kış,
termal ve yayla turizm merkezi, İkizdere ilçesindeki Ovit Dağı Kış Turizm Merkezi ve
Çayeli ilçesindeki Kuspa Turizm Merkezi gibi turizm merkezleri mevcuttur. Bu bağlamda
Doğu Karadeniz’deki yaylalar içerisinde simgeleşmiş olan Ayder Yaylası başta olmak üzere
Rize ilinde yayla turizmi ve rekreasyon faaliyetlerinin yapılabildiği yaylalar bulunmaktadır
(Anonim, 2014; https://yigm.ktb.gov.tr/TR-11533/yayla-turizm-merkezleri.html).
Do'stlaringiz bilan baham: