Anadolu’daki Yayla Anlaşmazlıklarına Örnekler
On dokuzuncu yüzyılda Osmanlı Devleti’nin balkan toprakları dışında, Anadolu’nun
hemen her bölgesinde de yayla anlaşmazlıkları görülmüştür. Bu anlaşmazlıkların en önemli
nedeni kullanım hakkı olmuştur. Bunun dışında aşiretlerin mücadeleleri, bölgede meydana
gelen savaşların ortaya çıkardığı karışıklıklar, su kuyularının yetersizliği ve yine merkezi
otoritenin boşluğu sayılabilir.
Erzurum ve çevresinde yaşayan Kürt aşiret reisleri, her sene yayla ve meralar
nedeniyle birbirleri ile mücadele içinde olmuşlar, bu durum bölgedeki asayişe zarar
vermiştir. Erzurum Valisi Nazım Bey, Dâhiliye Nezareti’ne telgraf çekerek, aşiretler
arasında olay çıkmaması için gerekli makamlara tebligatın yapıldığını bildirmiştir (BOA.
(Başbakanlık Osmanlı Arşivi) DH. ŞFR. 278/120, R. 19.12.1317, M. 4 Mart 1902).
Batum Mutasarrıflığının Artvin Kaymakamlığına bağlı Handost ve Verhal köyleri
halkıyla, Anakliya halkı arasında 25 seneden beri yayla meselesi devam etmektedir. Son
zamanlarda Rus Hükümeti tarafından, yayla üzerinde Anakliya Köyü halkının eskiden beri
tasarrufunun olduğunu, aleyh de olan müdahalelerin engellendiği ancak bölgedeki savaşın
ortaya çıkardığı karışıklıktan faydalanan Handost ve Verhal köylülerinin tekrar saldırıya
geçtikleri, ancak bu saldırıların önlendiği bildirilmiştir. Artvin Kaymakamlığı, arazi ve yayla
48
Uluslararası Yaylacılık ve Yayla Kültürü Sempozyumu, 26 - 28 Eylül 2019 - Giresun
International Symposium on Transhumance and Upland Settlement Culture, 26
th
- 28
th
of September 2019 – Giresun
meselelerinin önlenmesi için arazi memurlarının tayin edilerek, eski kayıtların incelenmesi
ve mahallinde tespitler yapılarak, bu meselelerin ancak bu şekilde önlenebileceğini
belirtmiştir (BOA. DH. İ.UM, 20/13, H. 17.12.1336/M. 23 Eylül 1918).
Trabzon’un Şarlı Nahiyesinin Oğuz Köyü halkı ile Görele Kazasına bağlı Ören Köyü
halkı arasında eskiden beri bir yayla meselesi mevcut olup 1911 yılında tekrar alevlenmiştir.
Ören Köyü adına Hacı Ahmet Efendi, Dâhiliye Nezareti’ne dilekçe yazarak, bu meselenin
yeniden ortaya çıktığını belirtmiştir. İki köy halkı arasında meydana gelen kavga sonucunda
yaralanmalar meydana gelmiştir. Olaylar üzerine yetkililer mahallinde incelemelerde
bulunmuşlar, inceleme sonucunda, Oğuz köyünden 40’dan fazla kişinin silahlı bir şekilde
yaylaya giderek Örenli köylüleri tehdit ettikleri ortaya çıkmıştır. Hacı Ahmet Efendi
dilekçesinde devamla 28 Temmuz 1911 Cuma günü Oğuz köylülerinin Ören köylülerini
yayladan atmak için silahla yaylaya gideceklerini, bu durum gerçekleşirse, 400 haneden
fazla Oğuz köylüleri ile 250 haneden fazla Ören köylüleri arasında çıkacak bir çatışmanın,
her iki köyü yok edebileceğini dile getirmiştir. Trabzon Valiliği’nden gelen cevapta,
bölgedeki bu anlaşmazlığa dair 9 Temmuz 1911 tarihli bir rapor hazırlandığı ve asayişin
sağlandığı belirtilmiştir (İlhan EKİNCİ: 2019, s.334, Ayhan YÜKSEL: 2002, s.261, BOA.
DH. H. 41/43, R. 11.07.1327/M. 24 Temmuz 1911).
Yaylalara göç esnasında kişiler arasında da çatışmalar ve ölümler meydana gelmiştir.
Trabzon Vilayetinin Tirebolu Kazasına bağlı yayla yolunda meydana gelen çatışmada,
Karakaya köyünden bazı şahıslar vefat etmiş, öldürenler ise kolluk kuvvetleri tarafından
yakalanmıştır (BOA. DH. MKT. 1885/11, H. 29.03.1309/M. 2 Kasım 1891).
Ankara’nın Bayad Kazasına bağlı Sorgun köylüleri ile Ayaş Kazasına bağlı Vidincik
ve Cemder köylüleri arasında, eskiden beri Sorgun yaylasının kullanımı konusunda
anlaşmazlık meydana gelmiştir. Anlaşmazlığın giderilmesi için Münir Bey
görevlendirilmiştir. Her iki taraf yaylanın kendilerine ait olduğunu iddia etmişlerdir.
Vidincik ve Cemder köylüleri yaylanın kullanımı ile ilgili ellerinde evrak ve senetleri
olduğunu, Sorgun köylüleri ise yaylanın adının Sorgun olması ve köylerinin yakınında
bulunmasını delil olarak sunmuşlardır. Sorgun köylüleri, bölgede başka oymakların da
bulunduğunu belirterek, yaylada her köye yetecek bir taksimin yapılması halinde sıkıntının
ortadan kalkacağını belirtmişlerdir. Sorgun köylülerinin diğer bir iddiası ise Cemder Köyü
imamı Hasan Efendi elinde bulunan emir ve defter kayıtları gereğince zaviyedarı bulunduğu
Saman Bali Zaviyesinin yayla dâhilinde arazisinin olması ve Mal Sandığından her sene 800
kuruş kullanım bedeli verilmesine rağmen, otlakıye adıyla köylülerden para istemesidir.
Münir Bey bu iddialardan sonra yapmış olduğu tahkikatta, yaylanın Vidincik, Cemder ve
Sorgun köylülerine ait arazilerini belirlemiştir. Ayrıca yaylada bahsedilen zaviyeye ait
arazinin kullanım bedelinin mal sandığından ödendiği için resm-i yaylak adıyla başkaca bir
ücretin alınamayacağını belirtmiştir (BOA. MVL. 1048/14, H. 23.02.1285/ M.15 Haziran
1868).
Gümüşhane Kazasına bağlı Eymure ve Hakkese köyleri arasında yaylanım kullanımı
ile ilgili olarak anlaşmazlık ortaya çıkmıştır. Uzun süre devam eden bu yayla davasında
Uluslararası Yaylacılık ve Yayla Kültürü Sempozyumu, 26 - 28 Eylül 2019 - Giresun
International Symposium on Transhumance and Upland Settlement Culture, 26
th
- 28
th
of September 2019 – Giresun
49
Hakkeseli köylüler yaylanın kendilerine ait olduğunu iddia etmelerine rağmen, Eymureli
köylüler ellerinde bulunan kullanım hakkı vesikası ile davayı kazanmışlar ve iki yıl boyunca
Hakkeseli köylüleri yayladan çıkarmak için çok büyük gayret sarf etmişlerdir (Ekinci s. 340,
BOA. DH. MUİ. 111/52, H. 25.07.1328/ M. 2 Ağustos 1910)
Konya Vilayetindeki köyler arasındaki yayla ve mera anlaşmazlığını gidermek için
her yayla ve merayı kullanan köylünün ihtiyacı kadar mera alanı ve su kuyuları açılması
kararlaştırılmıştır. 30 civarında köy halkı, arazi kanunnamesinin 32. Maddesinde
bulunmasına rağmen, bin dönümlük arazi içindeki meraları ve kuyuları kendi kontrolleri
altına almışlardır. Bu durum köyle arasında tartışma ve çatışmaya dönüşmüştür. Konya
valiliği, Maliye Nezaretinden her köyün ihtiyacına yetecek mera ve su kuyularının inşası ve
köylülere birer kullanım vesikası verilmesi için bölgeye gönderilecek memurların harçlarına
karşılık olmak üzere 50 bin kuruş tahsisat talep etmiştir (BOA. DH. İD. 135/48, H.
12.09.1330/M. 25 Ağustos 1912).
İskilip Kazasında yaşayan Zeyveli aşireti ile Tarhun köylüleri arasında, kazaya bağlı
Bayraklı ve Ilgaz yaylalarından dolayı ortaya çıkan anlaşmazlık üzerine soruşturma
yürütmek üzere Teftiş-i Asker-i Komisyonundan erkânı-ı harbiye binbaşısı Ethem Bey tayin
edilmiştir (BOA. Y. MTV. 260/116, H. 18.03.1322/M. 2 Haziran 1904).
Sonuç
Osmanlı Devleti’nde halk arasında en fazla anlaşmazlık yaşanan konulardan birisi
yayla anlaşmazlıkları olmuştur. Orta Asya’dan gelen geleneksel yaylacılık kültürü, konar-
göçer Türk yaşam biçimi ve hayvancılığın en önemli ekonomik alanlardan birisi olması, bu
anlaşmazlıkların her zaman ortaya çıkmasına yol açmıştır. On dokuzuncu yüzyılda
gerçekleşen devletteki reform hareketleri ve savaşlar, yaylalar üzerinden yaşanan
anlaşmazlıkları tetiklemiştir. Sosyal ve ekonomik sıkıntıların artması, taşrada ayanların iyice
kontrolden çıkması ve bölgeler arası göçlerin sıklaşması, yaylalardaki rekabet ve kavgaların
çoğalmasına sebep olmuştur. İncelenen dönemde yayla anlaşmazlıkları ülkenin balkan
topraklarında daha fazladır. Bunun sebebi, bölgede bağımsızlığını yeni kazanan devletlerin
kışkırtmaları ve merkezi otorite boşluğudur. Devletin Balkan toprakları dışında,
Anadolu’nun hemen her bölgesinde de yayla anlaşmazlıkları meydana gelmiştir. Bu
anlaşmazlıkların en önemli sebebi kullanım hakkı olmuştur. Anlaşmazlıklar çok uzun yıllar
devam etmiş, mahkemeler çok uzun sürmüş ve devlet anlaşmazlıklar sonucunda en azından
can kaybı olmaması için askeri kuvvetler sevk etmiştir.
Do'stlaringiz bilan baham: |