Uluslararası Yaylacılık ve Yayla Kültürü Sempozyumu, 26 - 28 Eylül 2019 - Giresun
International Symposium on Transhumance and Upland Settlement Culture, 26
th
- 28
th
of September 2019 – Giresun
229
kolay ve en az kayıpla tutulabilmesi, Türkülerin bir müzik olgusu olmasının yanında,
kolektif hafıza olmasını da sağlamaktadır.” (Bulut, 2009-2010: 22). “Türk insanının
düşünen, soran, seven, küsen, gülen, ağlayan kalbinin içi görülür türkülerde. Onlar bizim
hayat hikâyelerimizdir. Bizi anlatır asırlardır.” (Özbek, 2009).
Bu bağlamda yayla türküleri,
günümüzde veya geçmişte hayatı yaylak ve kışlak arasında geçen insanların günlük
hayatının bir döneminin romanıdır. Kızıltuğ’a göre, bu ürünlerin hemen tamamı,
yoğunlaştırılıp özetlenmiş hikâye ve romandır. Bu araştırılmamış ve üstünde durulmamış bir
konudur... Halk türkülerimizi yaratanlar, efsanelerimizden başlayarak, destanlarımızı,
tarihimizi, sosyal hayatımızı, hem de zamanın çok ilerisinde bir tutumla, saz eşliğinde,
(kopuz, çeng, çöğür, ıklığ, yatuğan, nefesli çalgılar..) dile getirmişlerdir (Kızıltuğ, 2009-
2010: 13).
Yayla ve yaylamak, yakın zamanlara, günümüzden 40-50 yıl öncesine kadar,
Türk’ün hayatında bir yayladan çok fazla şey ifade ederdi. En kısa ifadesiyle halkın kahir
ekseriyetinin tarım ve hayvancılıkla uğraştığı memleketimizde yayla demek istikbal
demekti. Hem hayvan yemleri hem de ulaşım imkanları günümüzdeki kadar çeşitli
olmadığından, yaylanız varsa hayvanlarınız çok ve semiz/zorlu, sizin başınız rahat,
geleceğiniz bir yerde garanti demekti. Çünkü sizin bekanız hayvanlarınıza, hayvanların
bekası ise yaylaya bağlı idi. Bu yüzden yayla demek geleceğinizin, bir başka ifade ile
hayatınızın teminatı olan hayvanlarınızın sigortası demekti.
Yayla, Türk’ün hayatında sadece yılın belli bir kısmında günlük hayatın yaşandığı
yer değildir. Çünkü yayla, birçok yerde senenin yarısından çoğunu geçirdiğimiz yerdir. Aynı
zamanda yayla, hayvancılıkta mahsulün toplandığı, gelecek yılın ürünü için tohumun atıldığı
yerdi. Yaylalar, hayvansal ürünlerin elde edildiği ve kış hazırlıklarının yapıldığı yerler
olmaları yanında, hayvanların semizleştiği, satılacakların satıldığı, teke/koç vb katımların
yapıldığı yerlerdir. Birçok dostlukların, birlikteliklerin temelinin atıldığı, çoğu zaman var
olmak mücadelesinin kazanıldığı veya kaybedildiği yerdir yayla. Yayla yüzünden nice koç
yiğitler yere serilmiş, gelinler dul, çocuklar yetim kalmış, niceleri bu tür cürümlerin faili
olarak zindanlarda çürümüşlerdir. Bu yüzden yayla, bizim geçmiş hayatımızda bir yerleşim
yerinden çok fazlasıdır.
Yaylalar, sadece ekonomik faaliyetlerin, hayvansal ürünlerin üretilip satıldığı,
hayvanların semizleştiği, kışlık iaşelerin tedarik edildiği yerler değildir. Yaylalar, yeniden
dirilişin, canlanmanın, hayat bulmanın, paylaşmanın gerçekleştiği; komşunun külüne
muhtaç olunan, ataş alınmaya gidilen yerlerdir. Yaylalar özgürlük alanlarıdır. Sığırların
ipten, koyunların ve kuzuların ağıllardan kurtulduğu yerdir. Çocukların, özgürce, başı boş
koştuğu, oynadığı, düştüğü, belki acıyı ilk tattığı, düşüp başını yardığı, kolunu kırdığı, ilk
defa bir işin ucundan tuttuğu, sorumluluk yüklendiği, annelerinin, ninelerinin, babalarının
veya bir komşularının yaptığı kocakarı ilaçlarıyla ilk tedavi olduğu, ottan yapraktan yapılmış
yemekleri ilk tattığı, kekik, yavşan, dağ çayı kokusunu ilk defa aldığı, kurda kuzuyu ilk
kaptırdığı, tabiatın bizden başka da sakinlerinin olduğunu ilk tecrübe ettiği yerlerdir yaylalar.
Yaylalar, masal diyarlarına yolculukların başladığı, masal ülkelerine bazen gökyüzünden
bazen yer altından gidildiği, hayallerimizin genişlediği, büyük ve küçüğün bir ölçüye denk
geldiği yerlerdir.
230
Uluslararası Yaylacılık ve Yayla Kültürü Sempozyumu, 26 - 28 Eylül 2019 - Giresun
International Symposium on Transhumance and Upland Settlement Culture, 26
th
- 28
th
of September 2019 – Giresun
Halkın hayatının, duygu ve düşüncelerinin en samimi yansıdığı türlerden biri
türkülerdir. Türk insanının yayla hayatında yaşadığı olaylara bağlı birçok türkü teşekkül
ettiği gibi, yaylalara çıkış ve dönüş yollarında yaşananlardan, yaylada günlük kullanılan
eşyalara ve yaylalarda üretilenlerden tüketilen gıdalara kadar hayata dair birçok unsur
türkülere konu olmuştur.
Edebiyat tarihimizde bugüne kadar elimize geçmiş en eski metinlerinden biri, tek
dörtlük şeklindeki bir şiirdir. Bu metnin muhtevasının yaylayla ilgili olması, yaylanın ve
yaylacılığın geçmişten günümüze hayatımızda ne denli önemli olduğunu ortaya koyması
açısından oldukça manidardır.
Yençişan dağını yitirdik,
Kadınlarımızın güzelliğini aldılar,
Silanşan yaylalarını yitirdik
Hayvanlarımızın otlağını aldılar.
Dörtlükte yaşanılan bir olay sonrasında ortaya çıkan bir durum anlatılmaktadır. Şiirin
yapısına, muhtevasına ve üslubuna baktığımızda başka dörtlüklerin de olabileceği
anlaşılmaktadır. Dörtlükte dile getirilen duyguların ve yaşanan olayların bağlamı
düşünüldüğünde bu dörtlüğün öncesinin veya sonrasının olması aşikardır. Bir sagu/ağıt
örneği olan bu metinde, atalarımız, düşmanlarına yenilmelerinden ziyade, kaybettikleri
Silanşan yaylası ve Yençişan dağı için üzülmektedirler.
Bu çalışmanın evreni TRT repertuarındaki türkülerdir. Sosyal medya üzerindeki
arama motorlarından TRT repertuarındaki yayla türküleri tespit edilmiştir
(http://www.trtnotaarsivi.com/thm.php17.09.2019). TRT Türk Halk Müziği Nota Arşivinde
4443
1
kayıt bulunmaktadır. Ancak arşivdeki iki numarada birden fazla türkünün notası
kaydedilmiştir. 2546 nolu kayıtta 26, 1212 nolu kayıtta ise 8 farklı türkü notası
bulunmaktadır. Türkü adlarını esas alarak yaptığımız araştırmada, TRT Türk Halk Müziği
Nota Arşivi’ndeki 4443 türkünün 65’i yaylalarla ilgilidir. TRT arşivindeki türküler,
ülkemizde söylenen türkülerin tamamı olmadığı gibi, adında geçmese de dörtlükleri içinde
yayla adı geçen başka birçok türkü olması da muhtemeldir. TRT arşivindeki 4443 türkünün
il ve bölgelere göre ve bunlar içinde yer alan yayla türkülerinin dağılımı şöyledir:
1
Özbek, Türkülerin Dili adlı ansiklopedik eserinin kapak sayfasında çalışmasını TRT repertuarına girmiş ve
yaygınlık kazanmış 5773 türkü metnini inceleyerek hazırladığını belirtmişse de biz elektronik ortamdaki TRT
arşivinde bu sayıdaki arşive ulaşamadık.
Uluslararası Yaylacılık ve Yayla Kültürü Sempozyumu, 26 - 28 Eylül 2019 - Giresun
International Symposium on Transhumance and Upland Settlement Culture, 26
th
- 28
th
of September 2019 – Giresun
231
Do'stlaringiz bilan baham: |