Partimizin bir sembolü olmayışının sıkıntısı,
özellikle partililerin birlik olduklarına dair hiçbir
harici alâmete sahip olmadıklarını göstermesidir.
Aynı zamanda uluslararası işarete (Marksizm'in
işaretine) karşı koyacak bir sembolden partinin
mahrum bulunması gelecek için de parti
hesabına zarar teşkil ederdi.
Ben, gençliğimden bugüne kadar, bu gibi
sembollerin psikolojik önemlerini yakından
tespit etmiş ve görmüştüm. Bu fırsat elime sık
sık geçmişti.
Savaştan
(Birinci
Dünya
Savaşı
kastedilmektedir) sonra sarayın önünde ve
Lugarten'de
Marksçılarm
tertip
ettikleri
mitingleri takip ettim. Bu mitinglerde kırmızı
bayraklar, kırmızı pazubandlılardan, kırmızı
çiçeklerden oluşmuş tahminen yüz binin
üstündeki "Kızıl topluluğun dış görünüşü
hakikaten tesirli olmuştu. Halktan bir kimse
olarak bu kadar düzgün ve tesirli bir manzara
arz eden mitingin kasvetli telkinine mağlûp
olmayı bizzat gördüm, hissettim ve anladım.
Burjuva partisi, siyasi bir parti sıfatıyla hayat
hakkında
hiçbir
felsefi
düşünceye
sahip
olmadığı gibi, kendi faaliyetini ifade eden bir
bayrağa
da
nulik
bulunmuyordu.
Vatanperverlerden kurulu burjuvazi, Reich'm
renkleri ile süslü idi. Partinin başında olanlar, bu
sembol benzerliği yüzünden, kendi faaliyetlerini,
devlet ve Reich'm faaliyetleri ile birleştiriyorlar
di. Fakat, hakikat burjuvaların düşündükleri gibi
değildi. Reich'm temeli, Alman burjuvazisinin
bir yardımı olmadan atılmıştı ve Reich'm bayrağı
savaşın bünyesinden doğmuştu. Demek oluyor
ki, bu bayrak bir devleti temsil etmekte i-di ve
özel bir felsefi mânaya sahip bulunmuyordu.
Alman Avusturya'sında, Avusturyalı Nasyonal
Burjuvazi kendi partisinin bayrağı olarak 1848
renklerini tercih etmişti. Bu renkler, siyah,
kırmızı ve sarı idi. Avusturyalı Nasyonal
Burjuva Partisi bu renkleri kendi bayrağına
alarak öyle bir sembol yarattı ki, bununla
ideolojik bir mânası olmayan, fakat devlet
bakımından dev rimci bir vasfı bulunan bir
sembol meydana getifdi. Bu, siyah-kır mızı-sarı
renklerden meydana gelen bayrağın en azgın
yandaşları, Sosyal Demokratlar ve Sosyal
Hıristiyanlar
oldu.
işte,
bu
husus
hiç
unutulmamalıdır.
Bu
renklere
söven
ve
aşağılayanlar
bunlardı.
1918
yılında
bu
renklerî^şöp kutularına atmışlardı. Kuşkusuz
eski Avus turya'daki Alman partilerinin siyah-
kırmızı-sarı renkleri, 1848 yılı nın renklerinden
başka
bir
şey
değildi.
Yani,
Yahudi
topluluğunda gizli kalmasına rağmen en şerefli
Almanların ruhları tarafından temsil edilen
dönemin renkleri idiler.
1 1920 senesine kadar Marksizm'e karşı,
fiiliyatta kızıllarınkine tam manasıyla zıt bir
hayat oluşumu meydana getiren ve ifade eden
bir
bayrak
ortaya
çıkmamıştı.
Alman
burjuvazisinin
en
sağlam
Do'stlaringiz bilan baham: |