» i » IT , lâle âzalarını tamamiyle kesip kuruttuklarında, Astarkhan Hanları ^ .
Özbek beglen, Altın Ordanm evvelce Astark-
handa hükümet süren hanları neslinden olmakla «Astarkhanlı sülâlesi» adım alan hanları hanlandılar. Önceleri bunlara yalnız Uratepe, Sagırçı, Semerkand, Bukhara, Şehrisebz, Khorezm tâbi idiyse de, derhal Fer— ganeye ve biraz sonra Şıbanlılarm idare ettikleri bütün ülkelere hâkim oldTar. Aralarından Nedir Muhammed Han 141) Balkh ve Bukharada
15 yıl (1620-1645), oğlu Abdiilâziz 36,yıl (1645-1680), diğer oğlu Subhankulı Han 23 yıl (1680-1702) kadar uzun zamanlar hükümet sürdüler. Urukları temsil eden «Bek» lerin, «atalık» lann ve bazı sultanların isyanlarıyla mücadeleye rağmen asayişi muhafaza edebildiler. Astarkhanlılardan Nedir Mukammed ve Abdülâziz Hanlar adaletleriyle tanınmıştırlar.
Subhankulı Han zamanında siyasî hayata karışan, merkezî hükümetin leh ve aleyhine olan hareketlerin başında bulunan uruklar, Balkh
civarında Qalmaq, Qatagan, Alçın; Mâverâünnehirde ise Nayman Ki- rayit, Qıpçaq, Min, Yüz, Qongrat, Yabu, Utarçı, Saray, Barın,
Mangıt (Nogay), Dürmen, As ve Türk'menler idi. Balkh-Kunduz taraflarında, Katagan emîri «Mahmud Bek Katagan», Sır Derya havzasında Khocend hâkimi «Rahim Beğ Yüz» duruma hâkimdiler. «Subhan-Ku- h» nm oğlu Übeydullah Han zamanında da bu durum değişmedi. Bugün Doğu Bukharada bulunan Katagan uruklarından «Lakay» 1ar ve «Yüz» uruklarından da «Şadı» ve «Marka» 1ar buralarda daha ozaman yerleşip kalmışlardır. Übeydullah zamanında « Rahim Beğ Yüz » ün
bütün Ferganeye hükmü geçerdi. Şehirler çevresinde muhtelif Özbek uruklarından müteşekkil halita, Astarkhan ve Sibirya taraflarında Man- gıtların yarı medenî mânasında «Kara-Öyli» (Ruslarda «Yurtosvki») tâbirinin karşılığı olarak «Kurama» tesmiye1 olunuyordu (bk. yukarıda s. 62). Böyle «Kurama» 1ar Taşkend ,ve Balkh civarında mühim unsur idiler. Urukların eski Altın Orda çağındaki bölünmelerine göre «On» ve «Sol» diye adlanıyorlardı. Şaybak Han ve Abdullah Han zamanlarında Dürmen, Kineges urukları «On Kol» u; Kuşçı, Nayman, Mangıt, Argun, Karlık, Min urukları da «Sol Kol» u teşkil ediyorlardı. Subhan-Kulı Han çağında da aynı bölünüş görülüyor. Bu uruklar 1 708 yılı savaşlarına o teşkilâtları ile iştirak ettiler. Hanların tahta çıkış töreni, saray hayatı Abdullah Han çağma kadar hiç değişmemiş; eski türk-moğol saray an’aneleri usulünde devam etmiştir. Cülus - ‘«Khan kütermek» Semerkandda'* « Erk » te bulunan « Köktaş » ta yapılırdı. Uruk başkanlarına ve seyidlere «görünüş» töreni yapılır, o mecliste içki, şarap ve acı bal kullanılırdı. Bazan esriklikle uruk başkanları arasın-
med Han neslinden olup, Nedir Muhammed Hanın şeceresi böyledir:'Nedir Mu- hammed Han, babası Din Muhammed, b. Canıbek Sultan, b. Yarmuhammed, b. Mangışlaq Sultan, b. Çuvaq Sultan, b. Kiçik Muhammed Han, b. Temir Melik Han, b: iris Hân, Bunlardan Yannuhammed Sultan Astarkham idare eden biraderleri ile anlaşamayıp Bukharaya Şıban Oğullarına gelmiştir. Şıban Oğulları nesli kesilince hanlık bunlara geçli.
da savaşlar bile olurdu (1710 da Saray ve Nayman urukları arasındaki savaşlar böyle görünüş törenindeki esrikliklerden çıkmıştı). Uruklar, arasında «orun» meselesi eskiden halledilmiş sayılır, yeni han yalnız bazı değişiklikler yapabilirdi. Uruklar arasındaki savaşlarda «khan» yalnız hakem olarak kalırdı. Çok defa ona kulak. aşmazlardı. Bilâkis bazan kendisine de bir kötülük ederlerdi. Bununla beraber han hükümeti, bütün millet tarafından kabul edilmiş ve tanınmış bir hükümetti. Sır Derya havzası ve Fergane gibi merkezden uzak yerlerde hanların nüfuzu az olmakla beraber, 18. inci asrın başında bile, sonradan Kho- kand hanlığının kurucusu olan «Abdurrahim Bek Min», Bukharadaki Astarkhanlı hanını hükümdar olarak tanır ve onun «görünüş» lerine. mülâzemet ederdi142)* Hiçbir devlet teşkilâtına tahammül etmiyen Türkmenler bile ancak han tarafından yarliğ igedren kadıları kadı olarak tanırlar ve toprak anlaşmamazhklarinda; kendilerinin bilfiil tâbi olmadıkları ve yahıit tâbi oldukları hanların
Hind, İran (Safevî) ve Türkiye hükümet Astarkhanlılarm münasebeti yerinde idi. «Nur Muhammet Han »la öglu «Abdülaziz»- arasında çekişmeler olup, Osmanlı sultanlarının hakemliğine başvurulmuş ve bundan ötürü Osmanlı sultanları ile Aştarkhânlılâr ve Safevî- İer -arasında mektuplaşmalar olmuştur. Umumiyetle .Safevt İran ‘hükümeti, Mâverâünnehirden gelip İrana sığıhân özbelc Sultanlarını eyi kabul eder ve çok defa Horasan tarafında maHkâne vererek onlardan istifadeye çalışırdı. Birinci Şah Tahmasb ise, bunlardan birinin kızıyla evlenerek «küregen» olmak, memleketinde zaman zaman gevşiyen durumu sağlamlaştırmak için Moğol beğlerihin) bu ananesine başvurmak istemişti, özbeklerin Türkiyeye gelen elçileri de ozaman Rusyaya ve bütün tarihte bildiğimiz zamandanberi Çine gelen Türkistan elçileri gibi, ekseriya bir tüccardan (bazan hacca giden hacılardan) ibaretti. Bunlar zamanının hanından elçilik vesikası alarak geliyordu. Osmanlı müverrihinin 143-) tâbiriyle «Birqaç esb-i lâgar-i şikeste-endâm» getirir, karşılığınr da fazla saygı görürdü. Bazati büyük hanın-elçisiyle birlikte, eski Türk- leirde ve Moğollarda olduğu gibi, vilâyetlerin vâlileri de elçi gönderi
yorlardı. Osmanlı sultanı bunlardan yalnız büyük hanın (1722 yılında Ebülfeyz Hanın) elçisini kabul edip, öbürlerini «memlekette padişah ve elçi b;r olmalı» diye kabul etmeyip geri gönderdiği zamanlar oldu 117) Osmanlı sultanları Türkistanda bir merkez! kuvvet teşkil ettiklerini zannederek, Astarkhanlı hanlarını da, Ruslar ve Safevîlerle yaptıkları savaşlara iştirak ettirmeğe çalışıyorlardı. İkinci Sultan Ahmedin, Subhan-Kulı Hanı Safevîlere karşı harbe davet edip Çağatay şivesinde yazdığı mektubu vardır 144 145).
Do'stlaringiz bilan baham: |